BÜLTENİMİZE ABONE OLUN |
Bilindiği üzere, yasalaşma sürecinde büyük tartışmalara neden olan, yapılan – yapılamayan ve TBMM Genel Kurulu’nda çıkarılan bazı düzenlemeleri ile büyük hayal kırıklıklarına neden olan KDV Kanun değişiklikleri ile ilgili 7104 sayılı Kanun, 06 Nisan 2018 tarihli ve 30383 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Söz konusu Kanunun yasalaşmadan önceki tasarı metninde çok önemli devrim gibi düzenlemeler yer alıyordu. Ancak, aşağıda belirtilecek olan bu düzenlemeler TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında tasarıdan çıkarıldı. Tasarıdan çıkarılan bu düzenlemeler ise aşağıdadır:
- Devreden KDV sisteminin kaldırılması ve devreden KDV’nin iade edilmesi
- Grup KDV mükellefiyeti
- 3 ay içinde yapılamayan KDV iadesi için mükellefe faiz ödenmesi
KDV Kanununda 7104 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalarımız ise aşağıda yer almaktadır:
1) ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDEKİ KDV BELİRSİZLİĞİ KANUNDA DÜZENLEME YAPILARAK GİDERİLDİ
a) Yapılan Düzenleme:
Arsa karşılığı inşaat işlerinin KDV karşısındaki durumu ile ilgili olarak 7104 sayılı Kanunla KDV Kanununun iki farklı maddesine ekleme yapılmıştır. Söz konusu eklemeler ve gerekçeleri aşağıda yer almaktadır:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Teslim Madde 2- (…)
5. Trampa iki ayrı teslim hükmündedir. |
Teslim Madde 2- (…)
5. Trampa iki ayrı teslim hükmündedir. Bu Kanunun uygulanmasında arsa karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi tarafından konut veya işyerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya işyeri teslimi yapılmış sayılır.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa sahibi tarafından müteahhide yapılan teslim, arsanın tamamı yerine, müteahhide kalacak konut veya iş yerlerine isabet eden arsa payı itibarıyla gerçekleştiğinden, müteahhit tarafından yapılan işlemin de arsa payına karşılık, konut veya işyeri teslimi olduğunu öngören yeni bir uygulamaya geçilmektedir.
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Teslim Madde 27- (…)
|
Teslim Madde 27- (…)
6. Arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedelin tespitinde, müteahhit tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerinin, Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarı esas alınır.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, arsa karşılığı İnşaat işlerinde, teslime konu olan arsa payı ile konut veya işyerlerinin bedelinin tespitinde, müteahhit tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerlerinin Vergi Usul Kanununun 267. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarının esas alınacağına yönelik düzenleme yapılmaktadır. Bu durumda, arsa sahibine kalacak konut veya işyerlerine ilişkin arsa payının müteahhide devri söz konusu olmadığından, arsa sahibine bırakılacak konut veya işyerlerinin maliyet bedelinin tespitinde arsa payı dikkate alınmayacaktır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
1988 yılından bu yana uygulamada bulunan ve Kanunda düzenleme olmamasına rağmen sadece Tebliğ düzeyinde usul ve esasları belirlenen arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV konusu;
- Yaratılan ihtilafların idare aleyhine sonuçlanması ve yargı kararlarında, arsa karşılığı inşaat işlerinde karşılıklı iki teslimin bulunmadığına hükmedilmesi,
- Tebliğdeki düzenlemenin aksine bu işlemde, arsa sahiplerinin arsanın tamamını devretmediği, sadece müteahhide kalan konut ve iş yerlerine isabet eden arsa payının devrinin söz konusu olduğu, arsa sahibine kalan daire ve işyerlerine isabet eden arsa payları için bir devrin söz konusu olmadığı yönünde ciddi itirazların olması,
- Arsa payı karşılığında arsa sahiplerine verilecek konut ve iş yerleri için faturanın hangi bedel üzerinden düzenleneceği hususunda ciddi ve çok sayıda ihtilaf bulunması hususları gözönünde tutularak, yukarıda belirtilen düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler, 06.04.2018 tarihinden sonra yapılan teslimlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Buna göre, 06.04.2018 tarihinden sonra;
- Kat karşılığı inşaat işlerinde eş zamanlı olarak yapılacak karşılıklı faturalaşmada arsa sahipleri tarafından sadece müteahhide kalan konut ve işyerlerine isabet eden arsa payı için fatura düzenlenecek, arsa sahipleri mükellef değilseler müteahhit aynı şekilde gider pusulası düzenleyecektir. Arsa sahiplerine kalan konut ve iş yerlerine isabet eden arsa paylarının devri söz konusu olmadığından, bu paylar için herhangi bir belge düzenlenmeyecektir.
- Arsanın karşılığı olarak arsa sahiplerine yapılacak konut veya iş yeri teslimlerinde, bu konut ve iş yerlerine ilişkin arsa paylarının müteahhit tarafından devri söz konusu olmadığından, sadece arsa sahibine bırakılacak konut veya iş yerlerinin Vergi Usul Kanununu 267. Maddesinin ikinci sırasında belirtilen maliyet bedeli üzerinden fatura düzenlenecek ve bu konut ve iş yerlerinin tabi olduğu oranda KDV hesaplanacaktır. Bu şekilde, faturalaşmada esas alınacak bedel (emsal bedel mi, maliyet bedeli mi) ve bu bedele arsa payının dahil olup olmayacağı konusunda yaşanan sıkıntılar da çözümlenmiştir.
Yalnız burada Vergi Usul Kanununun 267. Maddesinin 2. Sırasına göre maliyet bedelinin tespitinde maliyet bedeline % 5’mi yoksa % 10’mu ilave edileceği konusu açık değildir. Bu oranlar teslimin toptan veya perakende olmasına bağlı olarak belirlenecektir. Bir teslimin toptan olup olmadığı, alıcının durumuna göre belirlenmektedir. Bu nedenle bu durumun müteahhit tarafından baştan bilinmesi mümkün olamayabileceği gibi, teslim sonrasında değişmesi de mümkündür.
2) MÜZAYEDE MAHALLERİNDE YAPILAN SATIŞLARDA MÜKELLEFİN KİM OLACAĞI VE FAZLA YERSİZ ÖDENEN VERGİLERDE İADENİN NASIL YAPILACAĞI HUSUSLARI KANUNA TAŞINARAK, YARGI ORGANLARI İLE OLUŞAN İHTİLAFLAR GİDERİLDİ
a) Yapılan Düzenleme:
3065 sayılı Kanunun 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek üzere (ç) bendi eklenmiş, (2) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilerek fıkraya yeni bir cümle eklenmiştir.
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Mükellef 1. Katma Değer Vergisinin Mükellefi (…)
2. Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.
|
Mükellef 1. Katma Değer Vergisinin Mükellefi (…) “ç) Müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanlar,” 2. Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla veya yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen vergi, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade edilir. Şu kadar ki söz konusu iadenin yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şarttır.
|
Değişiklik Gerekçesi: a) Müzayede suretiyle yapılan satışlarda, müzayedeyi düzenleyenlerin (icra daireleri, mahkeme satış̧ memurlukları vb.) mükellef olduğu hususuna Kanun lafzında açıkça yer verilmektedir.
Fazla veya yersiz ödenen verginin iade edilebilmesi için, alıcı ve satıcı tarafından beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesinin şart olduğu; idare tarafından yapılacak iadenin fazla veya yersiz hesaplanan verginin ilgili tahsil dairesine ödenen kısmı ile sınırlı olacağı hususuna Kanun lafzında açıkça yer verilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
KDV Kanunu’nun konusuna giren işlemlerden birisi de, müzayede mahallinde yapılan satışlardır. Ancak, Kanunda müzayede mahallinde yapılan satışlarda verginin mükellefinin kim olacağına ilişkin net bir hüküm yer almamaktaydı. Bu konuda Tebliğ düzeyinde düzenleme bulunmaktaydı. Bu durum ise, ihtilaflı işlemlerde sıkıntılara neden olmaktaydı. Bu nedenle, mükellef maddesinin içine, müzayede mahallinde yapılan satışlarda verginin mükellefinin kim olacağını “satışı yapanlar” denmek suretiyle netleştirilmiştir.
İkinci düzenleme ile de, KDV’de düzeltmeye konu işlemlerle ilgili bir netleştirme yapılmıştır. Şöyle ki; uygulamada bazen vergiye tabi olmayan bir işlemden dolayı KDV hesaplanması ya da olması gerekenden daha yüksek bir miktarda KDV hesaplanması ve tahsil edilmesi söz konusu olabilmektedir. Fazla veya yersiz bir KDV hesaplandıysa bu hesaplanan KDV’nin hazineye intikal etmesi şartıyla, fazla veya yersiz tahsil eden bunu ettiği kişiye iade edecek, sonra da vergi dairesinden iadesini talep edecek, vergi dairesi de mükellefe iadeyi yapacak. Yapılan düzenleme, mevcut Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği ile yapılan bire bir, paralel bir düzenlemedir. Ancak, bu konunun sadece Tebliğ ile düzenlenmiş olması, yaratılan ihtilaflarda yargıda bir takım sıkıntılara neden olmuştur. Yargı organlarının, bazı hususlarda “Tamam, tebliğde düzenleme var ama bu konu Kanunda düzenlenmemiş, bu konuların Kanunda düzenlenmesi lazım.” Şeklinde görüş ve tavsiyeleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, yapılan bu ikinci düzenleme de, söz konusu sıkıntıları çözmeye yöneliktir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, Kanunun 8. Maddesinde yapılan söz konusu düzenlemeler, daha önce Tebliğ ile yapılan düzenlemelerin Kanuna aktarılmasından ibarettir. Yapılan bu düzenlemeler, 06.04.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
3) DUTY FREE SHOP’LARA SATILMAK ÜZERE TÜRKİYE’DEN YAPILAN TESLİMLER İHRACAT OLARAK DEĞERLENDİRİLECEK VE KDV’DEN İSTİSNA TUTULACAK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
İhracat Teslimi ve Yurt Dışındaki Müşteriler İçin Yapılan Hizmetler 1. Bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki şartlar yerine getirilmiş olmalıdır: a) Teslim yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir. b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır. Teslim konusu malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket eden yurt içindeki firmalar veya bizzat alıcı tarafından işlenmesi veya herhangi bir şekilde değerlendirilmesi durumu değiştirmez.
|
İhracat Teslimi ve Yurt Dışındaki Müşteriler İçin Yapılan Hizmetler 1. Bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki şartlar yerine getirilmiş olmalıdır: a) Teslim yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya veya 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir. b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır. Teslim konusu malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket eden yurt içindeki firmalar veya bizzat alıcı tarafından işlenmesi veya herhangi bir şekilde değerlendirilmesi durumu değiştirmez.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış̧ mağazalarına veya bunların depolarına yapılan teslimler, ihracat teslimi sayılmak suretiyle yerli işletmeler aleyhine oluşan rekabet eşitsizliği giderilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Değişiklikten önceki uygulamada, gümrüksüz satış mağazaları T.C. gümrük bölgesi içinde faaliyet gösterdiklerinden ve bu mağazalara yurt içinden yapılan teslimler, T.C. gümrük bölgesinden geçerek yurt dışındaki bir müşteriye vasıl olmadığından, ihracat teslimi sayılmamakta ve KDV’ye tabi tutulmakta iken, yurt dışından bu mağazalara getirilen mallar Türkiye’de serbest dolaşıma girmemesi nedeniyle KDV’ye tabi tutulmamaktaydı. Bu durum ise, bu mağazalara Türkiye’den mal satan yerli işletmeler aleyhine rekabet eşitsizliğine neden oluyordu.
Yapılan düzenleme ile, gümrüksüz satış̧ mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına yapılan teslimler ihracat teslimi sayılarak KDV’den istisna tutulmuş̧, bu şekilde yerli işletmeler aleyhine oluşan rekabet eşitsizliği giderilmiştir. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Ayrıca, 7104 sayılı Kanunla Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda da değişiklik yapılarak, gümrüksüz satış̧ mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına yapılan teslimler özel tüketim vergisinden de müstesna tutulmuştur. İhraç edilen mallarda olduğu gibi, bu mağaza ve depolara teslim edilen malların alış̧ faturaları üzerinde gösterilen ve beyan edilerek ödenen özel tüketim vergisinin, malları bu yerlere teslim edenlere iade edilmesi sağlanmıştır.
4) OKUL, SAĞLIK TESİSİ VE ÖĞRENCİ YURDU, ÇOCUK YUVASI, YETİŞTİRME YURDU, HUZUREVİ, BAKIM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ, YAYGIN DİN EĞİTİMİ VERİLEN TESİSLER, GENÇLİK MERKEZLERİ İLE GENÇLİK VE İZCİLİK KAMPI YAPIP/YAPTIRIP BAĞIŞLAYAN HAYIRSEVERLER ARTIK KDV ÖDEMEYECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna Madde 13 (…)
|
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna
Madde 13
k) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına (k) bendi eklenerek genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İsleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler istisna tutulmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Değiştirilmeden önceki düzenlemeye göre, hayırseverler genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlamak üzere okul, sağlık tesisi gibi hayra müteallik tesisleri yapmaları veya yaptırmaları halinde, bunların imal ve inşası ile ilgili olarak yaptıkları mal ve hizmet alımları için KDV ödüyorlardı. Bu durum ise, hayırseverlerden yaptığı hayrın KDV’si de alınıyor şeklinde eleştirilere neden oluyordu. Yani hayırseverler, bağışladıkları söz konusu tesisler için bir de KDV ödüyorlardı.
Yapılan söz konusu düzenleme ile; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İsleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler KDV’den istisna tutulmuştur. Bu şekilde, sayılan kurum ve kuruluşlara bağış̧ yapacak hayırseverlerin, bağışlanacak tesisler nedeniyle yüklenecekleri maliyet azaltılmıştır. Son derece yerinde ve doğru bir düzenlemedir. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
5) TÜRKİYE’DE YERLEŞMİŞ OLMAYAN YABANCI UYRUKLU GERÇEK KİŞİLERE VERİLEN KORUYUCU HEKİMLİK, TEŞHİS, TEDAVİ VE REHABİLİTASYON HİZMETLERİ KDV’DEN İSTİSNA TUTULDU
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna Madde 13 (…)
|
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna Madde 13 l) Sağlık Bakanlığınca izin verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından, Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere, münhasıran sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri (Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere söz konusu hizmetlerle birlikte sağlanan diğer teslim ve hizmetler istisnanın kapsamına dahil değildi
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına (l) bendi eklenerek, Sağlık Bakanlığınca izin verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından, Türkiye’de yerleşmiş̧ olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere münhasıran sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri tam istisna kapsamına alınmaktadır. Ancak bu istisna, konaklama, ulaşım, yemek gibi diğer her türlü teslim ve hizmetleri kapsamamaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere, dünyada sağlık turizmi hacim olarak giderek büyümekte, ülkeler de buradan aldıkları payı artırmak istemektedirler. Bu nedenle ülkeler sağlık turizminden daha fazla pay almak için çeşitli teşvik ve istisna düzenlemeleri yapmaktadırlar. Ülkemiz de bu konuda yukarıda belirtilen KDV istisnası düzenlemesini yaparak, diğer ülkelere göre bir adım öne geçmiştir. Çünkü, KDV istisnası, yabancı hastalar yönünden sağlık hizmetlerinin bedelini KDV kadar azaltmıştır.
İstisna; Sağlık Bakanlığı’nca izin verilenler tarafından, Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere, sadece sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilen sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerini kapsamaktadır. Bu hizmetlerle birlikte sağlanan varsa diğer teslim ve hizmetler, istisna kapsamına girmemektedir. Örneğin, konaklama, ulaşım, yemek gibi hizmetler istisna kapsamına girmemektedir. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
6) AR-GE, YENİLİK VE TASARIM FAALİYETLERİNDE BULUNANLARA YAPILAN YENİ MAKİNA VE TEÇHİZAT TESLİMLERİKDV’DEN İSTİSNA TUTULDU
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna Madde 13 (…)
|
Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna Madde 13 m) 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 3/7/2014 tarihli ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri (İstisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar.),”
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına (m) bendi eklenerek, Ar- Ge, yenilik ve tasarım yoluyla ülke sanayisi ve ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini teminen, 4691 sayılı Kanun kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, 5746 sayılı Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 6550 sayılı Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri tam istisna kapsamına alınmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Ar- Ge, yenilik ve tasarım yoluyla ülke sanayisi ve ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini teminen,
- 4691 sayılı Kanun kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde,
- 5746 sayılı Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde,
- 6550 sayılı Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında
Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat teslimleri KDV’den istisna tutulmuştur. Sözü edilen istisna tam istisna niteliğinde olup, bu teslimler nedeniyle yüklenilip indirilemeyen KDV’ler iade edilecektir. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
7) ADİ ORTAKLIKLARIN SERMAYE ŞİRLKETLERİNE DÖNÜŞMESİ İŞLEMLERİ KDV’DEN İSTİSNA TUTULDU
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
c) Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri ( Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.)
|
Madde 17 (…)
c) Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile aynı maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri ve Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri ( Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır. |
Değişiklik Gerekçesi: Kurumsallaşmanın teşvik edilmesi amacıyla, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde sayılan şartları sağlamak kaydıyla adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri istisna kapsamına alınmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Uygulamada, adi ortaklıkların sermaye şirketlerine dönüşmesi işlemleri TTK yönünden gerçekleştirilirken, Vergi Kanunlarında istisna düzenlemesi bulunmaması nedeniyle, bu şekilde işlem yapan mükellefler cezalı vergi tarhiyatları ile karşı karşıya kalmışlardır. Çünkü, mevcut vergi sistemimizde her nevi işletmenin sermaye şirketine dönüşmesi işlemi teşvik edilmesine karşılık, adi ortaklıklar bu kapsamın dışında tutulmuştur. Mükellefler bu durumu bilmediklerinden ve dönüşüm işlemlerine KDV uygulamadıkları için haklarında büyük tutarlarda vergi ziyaı cezalı KDV tarhiyatları yapılmıştır. Bu sorunun TTK hükümleri ve adi ortaklıkların da ticari işletme olduğu hususları gözönüne alınarak çözümlenmesi gerekiyordu. Yapılan düzenleme ile, Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde sayılan şartları sağlamak kaydıyla adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri KDV’den istisna tutulmuştur. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
8) KONFEKSİYON KIRPINTILARININ TESLİMİ KDV’DEN İSTİSNA TUTULDU
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
g) Külçe altın ve külçe gümüş teslimleri ile kıymetli taşların (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci) 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre Türkiye’de kurulu borsalarda işlem görmek üzere ithali, borsaya teslimi ve borsa üyeleri arasında el değiştirmesi, döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil (elde edilen faiz gelirleri ile sınırlı olmak üzere tahvil satın almak suretiyle verilen finansman hizmetleri dâhil),varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi |
Madde 17 (…)
g) Külçe altın ve külçe gümüş teslimleri ile kıymetli taşların (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci) 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre Türkiye’de kurulu borsalarda işlem görmek üzere ithali, borsaya teslimi ve borsa üyeleri arasında el değiştirmesi, döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil (elde edilen faiz gelirleri ile sınırlı olmak üzere tahvil satın almak suretiyle verilen finansman hizmetleri dâhil),varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının ile konfeksiyon kırpıntılarının teslimi
|
Değişiklik Gerekçesi:
Konfeksiyon sektöründe ortaya çıkan, aynen veya onarılmak suretiyle kullanılması mümkün olmayan kırpıntıların teslimi vergiden istisna tutulmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Hâlihazırda birtakım metal hurdalar, cam atıkları gibi kıymetlerin teslimi KDV’den istisnadır. Konfeksiyon kırpıntıları ise, istisna kapsamında yer almamaktaydı. Bu ise, konfeksiyon kırpıntılarının teslimi veya satışının KDV’ye tabi olmasını gerektiriyordu. Benzer sektörlerde bu tür kırpıntı ve atıklar ise KDV’den istisna bulunmaktadır. Yapılan düzenleme ile, konfeksiyon sektöründe ortaya çıkan, aynen veya onarılmak suretiyle kullanılması mümkün olmayan kırpıntıların teslimi KDV’den istisna edilmiştir. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
9) GÜMRÜKLÜ ALANLARDA VERGİSİZ SATIŞ YAPILAN İŞYERLERİNİN VE BU İŞYERLERİNE AİT DEPO VE ARDİYE GİBİ BAĞIMSIZ BİRİMLERİN KİRALANMASI İŞLEMLERİ KDV İNDİRİMİ YAPILAN KISMİ İSTİSNALAR ARASINA ALINDI
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
o) Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda; ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri ile vergisiz satış yapılan işyerlerinin ve bu işyerlerine ait depo ve ardiye gibi bağımsız birimlerin kiralanması,
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30
a) Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi,
|
Madde 17 (…)
o) Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda vergisiz satış yapılan işyerlerinin ve bu işyerlerine ait depo ve ardiye gibi bağımsız birimlerin kiralanması,
ö) Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri,
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30 a) Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası (Bu Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç) ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi,
|
Değişiklik Gerekçesi: Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri (o) bendi kapsamından çıkarılarak (ö) bendi olarak yeniden düzenlenmekte, ayrıca 30. Maddenin (a) bendine eklenen parantez içi hükümle bu istisnaya KDV indirimi imkanı verilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Hâlihazırda gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri (o) bendi kapsamında KDV’den istisna bulunuyordu. Ancak, bu istisna kısmi istisna niteliğinde olduğundan, yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılamıyordu.
Bu Kanun Tasarısı ile, söz konusu işlemlerin Kanunun 17. maddesi kapsamından çıkarılarak, yine aynı Kanunun tam istisnalar arasında yer alan 13. Maddesine ayrı bir bent olarak eklenmesi öngörülmüş ancak, TBMM’deki görüşmeler sırasında bundan vazgeçilerek, yine 17/4. Maddeye (ö) bendi olarak eklenmesi ve fakat bu işlemlere 01.01.2019 tarihinden itibaren KDV indirim hakkı verilmesi öngörülmüştür.
Buna göre, gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri KDV kanununu 17/4-ö maddesine göre KDV’den istisnadır. Bu işlemler nedeniyle yüklenilen KDV’ler 31.12.2018 (bu tarih dahil) tarihine kadar indirim konusu yapılamayacak, 01.01.2019 tarihinden itibaren yüklenilen KDV’ler ise indirim konusu yapılacaktır. Çünkü, esas itibariyle KDV indiriminin yasaklandığı bu istisna hükmü, 01.01.2019 tarihinden itibaren KDV’si indirilebilir kısmi istisna niteliğine dönüşmektedir.
10) EMLAKÇI VE OTO GALERİCİLERİNİN KDV MÜKELLEFİ OLMAYANLARDAN ALDIKLARI İKİNCİ EL TAŞIT VEYA TAŞINMAZLARIN SATIŞINDA KDV MATRAHI DEĞİŞTİ, ARTIK KDV SATIŞ BEDELİ ÜZERİNDEN DEĞİL, SATIŞ BEDELİNDEN ALIŞ BEDELİ DÜŞÜLDÜKTEN SONRA KALAN FARK ÜZERİNDEN HESAPLANACAK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
f) Maliye ve Gümrük Bakanlığı işin mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkilidir. |
Madde 23 (…)
f) İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, katma değer vergisi mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.
g) Maliye ve Gümrük Bakanlığı işin mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkilidir.
|
Değişiklik Gerekçesi:
Maddeyle, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, mükellef olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında alınanlar dahil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde özel matrah uygulanması sağlanmaktadır. Bu işlemlerde matrah, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olacaktır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki, yapılan bu düzenleme son derece doğru ve KDV’nin teorisini de uygundur. Çünkü KDV teorisi, her safhada yaratılan katma değerin vergilendirilmesini öngörmektedir.
Halihazır uygulamada, teslim ve hizmet işlemlerinde matrah bunların karşılığını teşkil eden bedeldir. Ancak bu kural ikinci el taşıtların ya da gayrimenkullerin satışında KDV matrahının çok yüksek oluşmasına sebep olmaktadır. Yani, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerin kimden alındığına bakılmaksızın araç ve taşınmaz satış bedelleri üzerinden KDV hesaplanması gerekmekteydi. Bu durum ise, kayıt dışılığa neden olmaktaydı.
Yapılan düzenleme ile, KDV mükellefi olmayanlardan satın alına ikinci el taşıt ve taşınmazların satışında KDV matrahının satış bedelinden alış bedelinin düşülmesi suretiyle tespit edilmesi ve KDV’nin bu fark bedel üzerinden hesaplanması öngörülmektedir. Bu uygulama sadece KDV mükellefi olmayanlardan alınan ve sonrasında satılan ikinci el taşıt ve taşınmazlar için geçerli olduğundan, KDV mükelleflerinden alınarak satılan taşıt ve taşınmazlar için bu uygulama söz konusu olmayacaktır. Örneğin, emlakçı (A), 500 Bin TL.ye emekli (B)’dan satın aldığı konutu (net alanı 150 m2’nin altında), 550 Bin TL.ye satmıştır. Yeni düzenlemeye göre, KDV sadece (550.000 – 500.000=) 50 Bin TL. üzerinden % 1 olarak hesaplanacaktır. Yapılan bu düzenleme, 01.06.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Yalnız burada dikkat çekmek istediğimiz bir konu var ki, son derece hassas ve iyi tanımlanması gereken bir husus. Çünkü, iyi tanımlanmadığı takdirde, bu uygulamadan yararlanılması imkansız hale geliyor. Bu da, yasa maddesinde yer alan “alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan” ifadesidir.Vasfında esaslı değişiklik yapılmasından kastedilen hususun çok net olarak ortaya konulması gerekir.Çünkü, bu yazıldığı kadar basit bir konu değildir. Nitekim, bu ifade TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da ciddi tartışmalara neden olmuş, Maliye Bakanı çıkarılacak Tebliğde bu konuya açıklık getirileceğini ifade etmiştir. Keşke, bu husus hazır fırsat varken maddenin görüşülmesi sırasında düzenlenebilmiş olsaydı. Ancak, bu konudaki net fırsat artık kaçtı.
Peki nedir bu vasfında esaslı değişiklik yapılması/yapılmaması? Basit tadil, bakım ve onarımlar vasıfta esaslı değişiklik kapsamına girmemektedir. Ancak, KDV mükellefi olmayandan alınan herhangi bir araç otomobil niteliğindeyken bunun içerisinin kesilip kamyonet tarzı bir araca çevrilmesi ya da otobüsün kamyonete çevrilmesi ya da evlerde, konutlarda ciddi manada bir tadilat yapılması halinde vasfında esaslı değişiklik yapılmış sayılacak.
11) İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE SONRADAN ORTAYA ÇIKAN GİDER VE ISKONTOLAR NEDENİYLE YÜKLENİLEN KDV’LER DE ARTIK İADE HESABINA DAHİL EDİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Madde 29 (…)
2. Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir.
|
Vergi İndirimi Madde 29 (…)
2. Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir.
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, indirimli orana tabi teslim ve hizmetler nedeniyle teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra ortaya çıkan giderler veya yapılan iskontolar dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisinin iade hesabına dahil edilmesine imkan sağlanmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki, yapılan bu düzenleme son derece doğru ve iyi niyetli bir yaklaşımın sonucu olup, bu konuda yaşanan çok sayıda mağduriyeti önlemeye yöneliktir.
Mevcut uygulamada, indirimli orana tabi teslim ve hizmetler nedeniyle teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra ortaya çıkan giderler veya yapılan iskontolar dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’ler iade hesabına dahil edilemiyordu. Yani, bunlar için yüklenilen KDV’ler, indirimli orana tabi işlemle ilgili olmasına rağmen, sırf teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra ortaya çıkmaları ya da faturalarının söz konusu tarihten sonra düzenlenmesi nedeniyle iade hesabına alınamıyor, iadesi talep edilemiyordu. Yapılan bu düzenleme ile, indirimli orana tabi teslim ve hizmetler nedeniyle teslim ve hizmetin gerçekleştiği dönemden sonra ortaya çıkan gider ve yapılan iskontolar dolayısıyla yüklenilen ve indirilemeyen verginin iade hesabına dahil edilmesi sağlanmıştır. Bu şekilde, çok sayıda mağduriyet önlenmiş, daha önce iade alınamayan bu KDV’ler iade edilebilir hale gelmiştir. Yapılan bu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
12) GEÇ GELEN FATURALARDAKİ KDV’LERİN İNDİRİLEMEYECEĞİ KURALI TARİHE KARIŞTI, ARTIK BU KDV’LER DE İNDİRİLEBİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Madde 29 (…)
3. İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir. |
Vergi İndirimi Madde 29 (…)
3. İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir. |
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (3) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı sonuna kadar kullanılabilmesine imkan sağlanmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki, yapılan bu düzenleme son derece doğru, iyi niyetli ve mükelleflerin KDV indirim haklarının ortadan kaldırılmamasını sağlamaktadır. Düzenlemenin konusu esas itibariyle, yıl geçtikten sonra gelen faturalardaki KDV’nin indirim konusu yapılmamasından kaynaklanan mağduriyetlerin önlenmesine ilişkindir. Çünkü, halihazır uygulamada KDV indirim hakkı, fatura veya benzeri belgenin düzenlendiği yılın yasal defterlerine kaydedilmesi halinde kullanılabilmekteydi, bu kayıt işleminin yapılamadığı durumlarda ise bu faturalardaki KDV indirim konusu yapılamıyordu. Bu durum ise, alıcı konumunda bulunan ve yaşanan olayda hiçbir kusuru bulunmayan mükelleflerin mağdur olmasına neden oluyordu.
Yapılan düzenleme ile, KDV indirim hakkı kullanımının süresi, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı sonuna kadar uzatılmak suretiyle geç gelen faturalarda yer alan verginin indiriminde yaşanan sorunlar giderilmiş, ayrıca vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihin tartışmalı olduğu işlemler nedeniyle yüklenilen KDV’lerin indiriminde yaşanan sorunlar da çözümlenmiştir. Örneğin, 30.12.2019 tarihli faturanın 20.02.2020 tarihinde şirkete ulaştığını varsayalım. Bu düzenleme yapılmamış olsaydı, bu faturadaki KDV indirim konusu yapılamayacaktı.
Ancak, yapılan düzenleme sonrasında artık bu KDV’ler de söz konusu faturanın 2020 yılı defterlerine kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabilecektir. Yapılan bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
12) DEĞERSİZ ALACAKLARA İLİŞKİN KDV, ALACAĞIN ZARAR YAZILDIĞI VERGİLENDİRME DÖNEMİNDE İNDİRİM KONUSU YAPILABİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Madde 29 (…)
4. Maliye ve Gümrük Bakanlığı vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir.
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30 (…)
|
Vergi İndirimi Madde 29 (…)
4. Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.).
5. Maliye ve Gümrük Bakanlığı vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir.
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30
e) Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen katma değer vergisi
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (4) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisinin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmasına imkan tanınmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
KDV’de yüklenilen vergileri telafisinde; indirim, iade ve gider yazma veya maliyete intikal ettirme şeklinde 3 telafi yöntemi bulunmaktadır. Değişiklikten önceki uygulamada, mal ve hizmet satışları üzerinden hesaplanıp beyan edildiği halde alıcılardan tahsil edilemeyen KDV’nin nasıl telafi edileceği konusunda Vergi İdaresi iki farklı uygulama içerisinde olmuştur. İlk uygulamalarda tahsil edilemeyen bu KDV ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapılamayacağı belirtilmiş, sonrasında ise, bu KDV’lerin gider yazılmak suretiyle telafi edilmesine izin verilmiştir. Halbuki, durum Vergi İdaresinin düşündüğü gibi bir şey değildir. Çünkü, mal ve hizmet satışları üzerinden hesaplayıp beyan ettiği halde tahsil edemediği KDV, tahsil imkanının olmaması nedeniyle aslında mükelleflerin yüklendiği bir KDV haline dönüşmektedir. Bunun tek telafi imkanı ise, daha önce hesaplanan KDV’nin indirim KDV olarak düzeltilerek indirim konusu yapılmasıdır. Bu KDV’nin gider yazılarak telafi ettirilmesi uygulaması, indirim yönteminin sağladığı avantaj ile aynı olmamaktadır. İkisi birbirinden ayrı şeylerdir ve indirim imkanı verilmesi, mükellefler lehine bir uygulamadır.
7104 sayılı Kanunla yapılan ve tam metni yukarıda yer alan değişiklik, son derece önemli ve çağdaş vergilemenin bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan düzenleme tamamen mükellef odaklı vergiciliğin güzel bir örneğidir. Yapılan bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. Buna göre, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden itibaren,
- Vergi Usul Kanununun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde alacaklı konumdaki satıcı mükellefler tarafından indirim konusu yapılarak düzeltilecektir. Bu KDV’yi ödemeyen borçlu konumundaki alıcılar ise, ödemedikleri bu KDV’yi, Kanunun 30/e maddesine göre indirim konusu yapamayacaklar, indirim konusu yapmış iseler, indirim konusu yaptıkları KDV’yi hesaplanan KDV’ye ilave etmek suretiyle düzelteceklerdir. Burada belirtilmesi gereken husus, satıcı ve alıcının yapacağı bu düzeltme işlemleri birbirinden bağımsız olup, satıcıların bu KDV’yi indirim konusu yapabilmeleri için, alıcının düzeltme yapmasını beklemelerine gerek bulunmamaktadır.
- Vergi Usul Kanununun 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV ise, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şartıyla indirim KDV olarak dikkate alınarak indirim konusu yapılabilecektir. Burada, daha önce karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılan KDV’nin, öncelikle gelir ve kurumlar vergisi açısından gelir olarak düzeltmesinin yapılarak bu vergiler açısında gider yazılan KDV’nin nötrleştirilmesi, ardından indirilecek KDV olarak dikkate alınarak daha önce hesaplanan KDV olarak beyan edilen bu tutarın KDV yönünden de nötrleştirilmesi sağlanmış olacaktır.
- KDV indiriminde yüklenilen KDV’nin indirimi esas olduğundan, Vergi Usul Kanununun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen ve dolayısıyla alıcı tarafından yüklenilmeyen KDV’nin indiriminin yapılması hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Bu nedenle, 7104 sayılı kanunla KDV Kanununun 30. Maddesine eklenen (e) bent hükmü ile, Vergi Usul Kanununun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen KDV’nin alıcılar tarafından indirim konusu yapılması yasaklanmıştır.
13) KISMİ İSTİSNA KAPSAMINDAKİ BAZI İŞLEMLERE İNDİRİM HAKKI TANINDI, BU İŞLEMLER NEDENİYLE YÜKLENİLEN KDV’LER 01.01.2019 TARİHİNDEN İTİBAREN GİDER YAZILMAYACAK, İNDİRİM KONUSU YAPILACAK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30 (…)
a) Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi,
|
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30
a) Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası (Bu Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç) ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi, |
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde değişiklik yapılarak kısmi istisna kapsamında olan;
- Özel okul, üniversite ve yüksekokullar tarafından verilen bedelsiz eğitim ve öğretim hizmetleri,
- Öğrenci yurtları tarafından verilen bedelsiz yurt hizmetleri,
- Kanunların gösterdiği gerek üzerine bedelsiz olarak yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları,
- 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları,
- Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakı ara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi,
- Yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları ile yabancı hayır ve yardım kurumlarına, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapacakları teslim ve hizmetlere ilişkin olarak yapılan teslim ve hizmetler,
- Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine münhasır olmak üzere, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak teslimler,
- Serbest bölgelerde verilen hizmetler ile serbest bölgelere veya bu bölgelerden yapılan ihraç amaçlı yük taşıma işleri nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin indirimine imkan sağlanmak suretiyle işletmeler üzerinde bu işlemlerden kaynaklanan vergi yükü kaldırılmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
KDV Kanununda düzenlenmiş iki tür istisna bulunmaktadır. Bunlar tam ve kısmi istisnalardır. Tam istisna kapsamına giren işlemler, Kanunun 32. Maddesinde sayılan istisnalar olup, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV’ler indirim konusu yapılmakta, indirilememesi halinde ise iade edilmektedir. Kısmi istisnalar ise, genellikle Kanunun 16, 17 ve geçici maddelerinde düzenlenmiş olup, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV’ler indirim konusu yapılamamakta, indirimi yasak olan bu KDV’ler gelir ve kurumlar vergisi yönünden gider olarak dikkate alınmaktadır. Ancak, son yıllarda KDV Kanunu yönünden kısmi istisna niteliğinde olmakla beraber KDV indiriminin yasaklanmadığı karma nitelikli bazı istisnalar da düzenlenmeye başlanmıştır. Yüklenilen KDV’nin indiriminin yasaklanması, mükellefler açısından bir külfettir ve KDV’nin gider yazılmasına izin verilmesi, indirime göre aynı etkiyi doğurmamaktadır. Bize göre, kısmi istisna kapsamındaki işlemlerde KDV indirim yasağı tümden kaldırılmalıdır, çünkü kısmi istisna düzenlemesi mükelleflerin kendi tercihleri değildir.
Yukarıda yer alan düzenlemede, son yıllarda gelişen doğru mantaliteye uygun olarak kısmi istisna kapsamındaki bazı işlemlere ilişkin yüklenilen KDV’nin indirimine izin verilmesine ve bu şekilde sert kısmi istisnadan, daha yumuşak kısmi istisnaya geçişin olumlu bir örneğidir.
Buna göre, söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden itibaren,
- Özel okul, üniversite ve yüksekokullar tarafından verilen bedelsiz eğitim ve öğretim hizmetleri,
- Öğrenci yurtları tarafından verilen bedelsiz yurt hizmetleri,
- Kanunların gösterdiği gerek üzerine bedelsiz olarak yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları,
- 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları,
- Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi,
- Yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları ile yabancı hayır ve yardım kurumlarına, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapacakları teslim ve hizmetlere ilişkin olarak yapılan teslim ve hizmetler,
- Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine münhasır olmak üzere, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak teslimler,
- Serbest bölgelerde verilen hizmetler ile serbest bölgelere veya bu bölgelerden yapılan ihraç amaçlı yük taşıma işleri
nedeniyle yüklenilen KDV indirim konusu yapılacaktır.
14) ZAYİ OLAN YADA İSTİSNA KAPSAMINDA TESLİM EDİLEN ATİK’LERDE KDV İNDİRİMİ VE DÜZELTMESİNDE, ATİK’İN FAYDALI ÖMRÜNÜ DOLDURUP DOLDURMADIĞINA BAKILACAK, DÜZELTME VE İNDİRİM BUNA GÖRE YAPILACAK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30 (…)
c) Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi
|
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30
c) Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.)
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine eklenen parantez içi hüküm ile, Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığı’nca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin tamamı ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmının indirilebileceği yönünde düzenleme yapılmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Düzenleme yapılan bu husus, öteden beri uygulamada tartışmalara neden olan ancak bir türlü çözüme kavuşturulamayan konular arasında yer almaktaydı. Kanunun 30/a,c maddesi uygulamasında, amortismana tabi iktisadi kıymet ve ticari mal ayrımı yapılmadığı için, bunların zayi olması ya da kısmi istisna kapsamında satılması halinde, daha önce indirilen KDV’lerinin indirim hesaplarından çıkarılarak düzeltilmesi istenilmekteydi. Ancak, ticari mal ile amortisman tabi iktisadi kıymet aynı şeyler olmadığı gibi, zayi olması ile kısmi istisna kapsamında teslim edilmeleri de aynı kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, ticari mal sadece alınır satılır, amortismana tabi iktisadi kıymetler ise şirket faaliyetlerinde kullanılır, faaliyetlere bir katkı sağlar. Dolayısıyla, bunların birbirinden ayrılarak değerlendirme yapılması gerekmekteydi.
Yapılan düzenleme ile, zayi olan veya kısmi istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi sabit kıymetler nedeniyle yüklenilen verginin indiriminin düzeltilip düzeltilmeyeceğine ilişkin konu, doğru ve vergi sistematiğine uygun bir şekilde çözümlenmiştir. Yapılan bu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yürülüğe girmiştir.
Buna göre,
- Faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olan veya kısmi istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’nin tamamının indirimi kabul edilecek, indirilen bu KDV’lerle ilgili olarak herhangi bir düzeltme işlemi yapılmayacaktır.
- Faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’nin ise, kullanılan süreye isabet eden kısmının indirimi kabul edilecek, kullanılmayan süreye isabet eden kısmının ise indirimi kabul edilmeyecek, indirilmiş ise düzeltilecektir.
15) YURT İÇİ TRANSFER FİYATLANDIRMASI İŞLEMLERİNE DE KDV İNDİRİM İMKANI GETİRİLDİ
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30 (…)
d) Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi.(5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisi hariç)
|
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi Madde 30
d) Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi.(5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen” ibaresi “ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisi ile yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen katma değer vergisi hariç)
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan parantez içi hükümde değişiklik yapılmak suretiyle, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisinin yanı sıra Türkiye’deki işlemler nedeniyle satıcıya ödenen ve satıcı tarafından da ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen katma değer vergisinin alıcı tarafından indirilebileceği yönünde düzenleme yapılmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere, 6728 sayılı Kanunla KDV Kanunu’nun 30. maddesinin (d) bendine eklenen parantez içi hükümle, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin indirimine imkan verilmiştir. Bu durum yurt dışına bu imkan verilirken, yurt içindeki işlemelere neden verilmiyor şeklinde itirazlara neden oldu.
Bu defa, aynı maddede yapılan söz konusu düzenleme ile, yurt içindeki işlemler için de indirim imkanı sağlanmış, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin olarak Türkiye’deki işlemler nedeniyle
- Satıcıya ödenen ve
- Satıcı tarafından da ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen KDV’nin
alıcı tarafından indirim konusu yapılması öngörülmüştür. Yapılan bu düzenlemeyi de olumlu ve yerinde bulduğumuzu belirtmek isteriz. Yapılan bu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
16) KDV İADELERİNE İADE TALEP EDEBİLME SÜRESİ GETİRİLDİ, ARTIK KDV İADELERİ DOĞDUĞU YILI İZLEYEN İKİ YIL İÇİNDE İADE OLARAK TALEP EDİLEBİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
İstisna Edilmiş İşlemlerde İndirim
Bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.
(Ek fıkra: 25/12/2003-5035/10 md.; Mülga:16/7/2004-5228/60 md.)
Maliye Bakanlığı katma değer vergisi iadesini, hak sahiplerinin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli daireler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsup suretiyle sınırlayabilir.
|
İstisna Edilmiş İşlemlerde İndirim
Bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi şartıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.
(Ek fıkra: 25/12/2003-5035/10 md.; Mülga:16/7/2004-5228/60 md.)
(Ek fıkra: 25/12/2003-5035/10 md.) Maliye Bakanlığı katma değer vergisi iadesini, hak sahiplerinin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli daireler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsup suretiyle sınırlamaya; imalatçılar tarafından yapılan ihracat işlemlerinden kaynaklanan iadelerde, yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırmaya yetkilidir.
|
Değişiklik Gerekçesi: 3065 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklik ile iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin iadesinin talep edilebileceği süre Kanunda açıkça belirlenmektedir. Ayrıca, imal ettikleri malları bizzat ihraç eden imalatçılara, yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırabilme hususunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
KDV Kanununun 32. Maddesinin değiştirilmeden önceki uygulamasında ve diğer KDV iadelerinde, mükellefler, düzeltme yapmak suretiyle 5 yıllık tarh zamanaşımı süresi içerisinde KDV iadesi talebinde bulunabiliyorlardı. Bu ise, vergi dairesi ve kısmi olarak da mükellefler açısından bir takım teknik ve idari sıkıntılar yaratıyordu.
Yapılan düzenleme ile, iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin, işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar iadesinin talep edilebileceği Kanunda açıkça belirtilmekte ve iade talep süresi 5 yıldan 2 yıla düşürülmek suretiyle sınırlandırılmaktadır. Aslında yapılan düzenleme mükellefler aleyhine gibi gözükse de, KDV iadelerine bir disiplin ve hızlılık kazandırması bakımından doğru bir düzenlemedir. KDV iadesi talep edecek mükelleflerin bu 2 yıllık süreyi gözönüne alarak iade istemeye veya istememeye karar vermeleri gerekecektir. İade talep süresinde iadesi istenilmeyen KDV’nin ise, bir daha iade olarak talep edilmesi söz konusu olmayacak, bu KDV’ler indirim yoluyla giderilmeye çalışılacak yada 36. maddenin verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu’nca bir düzenleme yapılırsa gider yazılabilecektir. İade talepleri için belirlenen bu 2 takvim yıllık süre, mükellefler açısından hak düşürücü bir süredir. Bu süreye dikkat edilmesinde fayda görüyoruz.
Öte yandan, maddede yapılan bir diğer düzenleme ile de, Maliye Bakanlığı, ihracatçıların teşviki kapsamında, ihracattan kaynaklı iadelerin alınmasında belirlenen yetki çerçevesinde imalatçı ihracatçıların imal edip ihraç ettikleri ürünlerin yüklenim KDV’lerine bakmadan, devreden KDV’leri müsait olmak kaydıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade etme konusunda yetki almış bulunmaktadır. Yeki konusu bu hüküm, bize, KDV’nin yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan ihracatta vergi iadesi sistemini hatırlatmaktadır. Bize göre şimdi mülga olan söz konusu uygulamanın incelenerek, o uygulamada yaşanan hatalı uygulama ve istismarların, bu yeni uygulamada yaşanmasına izin verilmemelidir. Yapılan bu düzenlemeler, 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
17) VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE KDV İADESİ ARTIK DAHA KOLAY YAPILACAK, BAKANLAR KURULU SÜRESİNDE TALEP EDİLMEYEN KDV’NİN GİDER YAZILMASINA İZİN VEREBİLECEK, İADE TALEP EDİLEBİLECEK ASGARİ TUTARLARI BELİRLEYEBİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Yetki Bakanlar Kurulu indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye yetkilidir.
|
Yetki Bakanlar Kurulu indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye, süresi içinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan katma değer vergisinin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına imkân vermeye, iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirlemeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı; mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve özsermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterleri esas alarak mükelleflerin vergisel uyum seviyeleri ve bu uyum seviyelerine göre farklı iade yöntemleri tespit etmeye, iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile iadeye ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. |
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde değişiklik yapılarak süresi içinde iadesi talep edilmeyen katma değer vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak yazdırma ve iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirleme hususlarında Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir.
Öte yandan, katma değer vergisi iadesi, Hazineye intikal eden katma değer vergisinin bir kısmının Kanunda öngörülen işlemleri yapan ve/veya ödediği katma değer vergisini indirim yoluyla telafi edemeyen mükelleflere geri verilmesi mahiyetindedir. Dolayısıyla iade rakamlarının bütçe içerisinde önemli bir paya sahip olduğu dikkate alındığında, iadenin hak eden mükellefe en kısa sürede yapılması gerektiği kadar, doğru yapılması da büyük önem arz etmektedir. Buna göre, vergisel uyum düzeyi yüksek olan mükelleflerin katma değer vergisi iade işlemlerinin kolaylaştırılması ve işlem maliyetlerinin azaltılması mükellef hak ve hukuku açısından bir gerekliliktir. Bunun doğal bir sonucu olarak, tahsil edilen vergilerden yapılacak iadelerin doğruluğunu teminen, vergisel uyum düzeyi düşük olan ve vergi uygulamaları açısından riskli kabul edilen mükelleflere yapılacak katma değer vergisi iadelerinde daha ihtiyatlı ve kontrollü yaklaşılması da kamu hukukunun korunması açısından bir zorunluluktur. Dolayısıyla iade edilecek katma değer vergisinin, katma değer zinciri içerisindeki aşamalarda Hazineye intikal edip etmediğinin araştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda öngörülen düzenlemeyle, vergisel uyum düzeyi yüksek mükelleflerin iade işlemlerinin kolaylaştırılması, vergisel uyum düzeyi düşük olan riskli mükelleflerin iade işlemlerinin ise daha detaylı kontrol edilebilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi hususunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
İncelenmesinde fark edileceği üzere, Kanunun 36. Maddesinde yapılan değişiklikler esas itibariyle Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı’na muhtelif yetkilerin verilmesinden ibarettir. Ancak, verilen yetkiler son derece önemli ve KDV uygulamasında büyük sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Bu yüzden, hem Bakanlar Kurulu’nun hem de Maliye Bakanlığı’nın bu yetkilerini, yaptıracakları etki analizlerini dikkate alarak kullanmalarında yarar görüyoruz.
Bakanlar Kurulu’na verilen yetki,
- 2 takvim yılı olarak belirlenen iade talep etme süresi içerisinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan KDV’nin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına izin verilmesi,
- Ve mükelleflerce iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirleme
konusundadır.
Maliye Bakanlığı’na verilen yetki ise; vergisel uyum düzeyi yüksek mükelleflerin iade işlemlerinin kolaylaştırılması, vergisel uyum düzeyi düşük olan riskli mükelleflerin iade işlemlerinin ise daha detaylı kontrol edilebilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesine yöneliktir. Maliye Bakanlığı’nın pozitif bir ayrımcılık yaparak ve vergiye uyumlu mükelleflere bir ödül olarak, özellikle iadeleri yaparken vergiye uyum düzeyi yüksek olan mükelleflerin iadelerinin daha hızlı, daha erken ya da vergi incelemesi dışında başka bir yöntemle yapılabilmesine imkân sağlamasını bekliyoruz. Yapılan bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
18) TİCARİ KAZANCI İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE TESPİT EDİLENLER İLE SERBEST MESLEK ERBABI İÇİN HASILAT ESASLI VERGİLENDİRME USULÜ GETİRİLDİ, UYGULAMA İSTEĞE BAĞLI
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Götürü Usulde Vergilendirme
|
Hasılat esaslı vergilendirme MADDE 38- Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (katma değer vergisi dâhil) bedel üzerinden, bu Kanunun 28 inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere, Bakanlar Kurulunca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları katma değer vergisini, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek öderler. Birinci fıkra kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini gelir olarak dikkate alırlar. Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamazlar. Bakanlar Kurulu Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri Vergi Usul Kanununun 178 inci maddesine göre ikinci sınıf tüccarlar için geçerli olan haddin iki katına kadar olanları, hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun mülga 38 inci maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle,
- Belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamındaki gelir vergisi mükelleflerince ödenmesi gereken katma değer vergisinin, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirilmeksizin, alıcılardan tahsil edilen katma değer vergisi dahil toplam hasılata sektör bazında belirlenen oranın uygulanması suretiyle hesaplanması,
- Bu mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisini ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini kazancın tespitinde işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini kazancın tespitinde gelir olarak dikkate almaları,
- Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektörler ve meslek grupları kapsamında yer almak kaydıyla mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine, ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen mükelleflerden tercih edenlerin sisteme geçmesi ve sisteme geçenlerin en az iki yıl sistemde kalması,
- Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri ikinci sınıf tüccarlar için belirlenen ilgili haddin iki katına kadar olanları hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya Bakanlar Kuruluna; bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı’na yetki verilmesi,
öngörülmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Yapılan düzenleme ile, ticari kazancı işletme hesabı esasına göre belirlenenler ile serbest meslek erbabı için isteğe bağlı hasılat esaslı vergilendirme usulü ihdas edilmiştir. Bu yöntemle vergilenmeyi tercih edenler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamayacaklardır. Düzenleme, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girecektir.
KDV uygulamasında, mükellefler yapmış oldukları vergiye tabi işlemler üzerinden KDV tahsil etmekte ve tahsil ettikleri KDV’den de kendi mal alışları ya da hizmet alışları sırasında yüklendikleri KDV’yi indirerek, aradaki pozitif farkı da vergi dairesine beyan ederek ödemektedirler. Eğer bir pozitif fark ortaya çıkmazsa, indirilemeyen vergiler indirilmek üzere sonraki dönemlere devredilmektedir. Yeni getirilen Hasılat Esaslı Vergilendirme şekli ise, mevcut sistemden bir farklılık getirmektedir. Yeni vergilendirme şekli isteğe bağlı ve sadece ticari kazancı işletme hesabı esasına göre belirlenenler ile serbest meslek erbabı için geçerlidir. Sistemden yararlanmak için başvuran mükelleflere, ilgili sektörlerle ilgili olarak, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen oranlar uygulanmak suretiyle, beyan edecekleri ve ödeyecekleri KDV’ler belirlenecektir.
Örneğin, bir berberin bir aylık hasılatı KDV dahil 118 TL olsun. Bu 118 liralık hasılatına karşılık kendisinin de birtakım giderleri var diyelim, oradan da 3 liralık bir KDV yüklenmiş bulunsun. Normalde Devlete ödeyeceği KDV, 18-3 = 15 TL.dir. Yeni sistemde, Bakanlar Kurulu’nun berberler için yüzde 5 gibi bir oran belirlediğini varsayalım. Bu durumda, örneğimizdeki berber, 118 x % 5= 5,9 TL. ödeyecek.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu yöntemi seçen mükellefler, seçtikleri yıldan itibaren iki yıl boyunca bu yöntemden geri dönemeyecekler.
19) MALİYE BAKANLIĞI’NA, İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERİN KDV ÖDEME SÜRESİNİ 2 AY ERTELEME YETKİSİ VERİLDİ
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Verginin Ödenmesi 5. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, işlemin mahiyetini göz önünde tutarak Katma Değer Vergisinin işlemden önce ödenmiş olması şartını koymaya yetkilidir.
|
Verginin Ödenmesi 5. Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Kanunu uyarınca işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin ödeme zamanını, beyannamenin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar uzatmaya, işlemin mahiyetini göz önünde tutarak Katma Değer Vergisinin işlemden önce ödenmiş olması şartını koymaya yetkilidir.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin (5) numaralı fıkrasında değişiklik yapılarak Maliye Bakanlığı’na, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin ödemeleri gereken verginin ödeme zamanını, beyannamenin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar uzatma yetkisi verilmektedir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Yapılan düzenleme ile, Maliye Bakanlığına, küçük mükelleflerin, özellikle işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin KDV beyanname verme sürelerinden sonra ödeme sürelerini iki ay daha uzatma yetkisi verilmiştir. Bu yetkinin kullanılması durumunda, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin KDV ödeme süresi iki ay ertelenmiş olacaktır. Örneğin, bu mükelleflerin her ay verdikleri beyannameleri için ertesi ayın 24’üne kadar verdikleri beyannameyi, 26’sına kadar ödemeleri gerekiyordu, yetki kullanılırsa ödeme süresi iki ay daha uzayacaktır. Bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girecektir.
20) TEKNOPARKLARDA ÜRETİLEN OYUN YAZILIMLARININ TESLİMİ KDV’DEN İSTİSNA EDİLDİ
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Geçici Madde 20 1. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır. |
Geçici Madde 20 1. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır. Bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunanların bu bölgelerde ürettikleri oyun yazılımları da istisna kapsamına dahil edilmektedir.
Diğer taraftan 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında katma değer vergisinden istisna edilen işlemler nedeniyle yüklenilen vergilerin indirimine imkan tanınmak suretiyle işletmeler üzerinde bu işlemlerden kaynaklanan vergi yükünün kaldırılması amaçlanmaktadır.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
7104 sayılı Kanunla KDV Kanununun geçici 20. Maddesinde iki farklı düzenleme yapılmıştır:
Birincisi, teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunanların bu bölgelerde ürettikleri oyun yazılımlarının istisna kapsamına dahil edilmesidir.
İkinci değişiklik ise, kısmi istisna niteliğinde olduğu için KDV indirim yasağı bulunan geçici 20. Maddedeki işlemlere KDV indirim hakkı verilmesine ilişkindir. Buna göre, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetler KDV’den istisna olup, bu teslim ve hizmetler nedeniyle yüklenilen KDV’ler artık indirim konusu yapılabilecektir.
Geçici 20. Maddede yapılan her iki değişiklik de, 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
21) KDV İADE İNCELEMELERİ 3 AY İÇERİSİNDE BİTİRİLECEK, BİTİRİLEMEZSE EN FAZLA 2 AY DAHA EK SÜRE VERİLEBİLECEK
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
Vergi Usul Kanunu Madde 140 (…) 6. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar.
|
Vergi Usul Kanunu Madde 140 (…) 6. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde en fazla altı ay, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise en fazla üç ay içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir, tam ve sınırlı incelemelerde altı ayı, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise iki ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar.
|
Değişiklik Gerekçesi: Maddeyle, katma değer vergisi iade incelemeleri için inceleme süresi belirlenmektedir. Bu süre üç ay olarak belirlenmiş olup zorunlu hallerde ve sadece ilgili birim tarafından iki ay uzatılabilecektir.
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Maddede yapılan değişiklik ile, KDV iade incelemeleri için bir süre öngörülmüştür. Yapılan düzenlemeye göre, KDV iade incelemelerinin en fazla 3 ay içerisinde tamamlanması gerekmektedir. Bu süre içinde incelemenin bitirilememesi durumunda, iki ayı geçmemek üzere ek süre verilebilecektir. Bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girecektir.
22) SMMM’LERDE BEYANNAMELERİNİ İMZALADIKLARI DÖNEM VE MÜKELLEFLERLE SINIRLI OLARAK KDV İADE RAPORU DÜZENLEYEBİLECEKLER
a) Yapılan Düzenleme:
DEĞİŞMEDEN ÖNCEKİ ŞEKLİ |
DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ ŞEKLİ |
|
3568 Sayılı Kanun Serbest muhasebeci mali müşavirlere rapor düzenlettirme yetkisi ve sorumluluk Madde 8/A - Maliye Bakanlığı, bu Kanun kapsamında yetki almış serbest muhasebeci mali müşavirlere, beyannamelerini imzaladıkları dönem ye mükelleflerle sınırlı olmak kaydıyla, 25/10/1984 tarihli ye 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında yapılacak iadeye dayanak teşkil edecek rapor düzenlettirmeye, bu kapsamda rapor düzenleyecek serbest muhasebeci mali müşavirlerde aranacak nitelik ve şartlar ile rapor düzenlenebilecek iade türlerini ve azami iade tutarlarını tespite, rapor düzenleme yetkisini, belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılan eğitimlere katılma ve başarılı olma şartlarına bağlamaya ve uygulamaya ilişkin usul ye esasları belirlemeye yetkilidir. Serbest muhasebeci mali müşavirler, iadeye ilişkin düzenledikleri raporların doğru olmasından sorumludurlar. Düzenledikleri raporun doğru olmaması halinde, rapor kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziya uğratılan vergilerden ye kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilsen sorumlu olurlar.
|
b) Yapılan Düzenlemenin Değerlendirilmesi
Yapılan düzenleme ile, serbest muhasebeci mali müşavirlere, beyannamelerini imzaladıkları dönem ve mükelleflerle sınırlı olmak üzere, iade raporu düzenletebilme konusunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir. Bakanlık, yetki verilecek serbest muhasebeci mali müşavirlerde aranacak şartlar arasına Bakanlıkça belirlenecek eğitimlere katılma ve başarılı olma şartının eklenmesi konusunda yetkili olacaktır.
YMM Abdullah TOLU
TOLUEN YMM DENETİM VE DANIŞMANLIK
|
|||
Yazdır |
Para Birimi | Döviz Alış | Döviz Satış | Efektif Alış | Efektif Satış |
USD | 35.0619 | 35.1251 | 35.0374 | 35.1778 |
EUR | 36.4162 | 36.4818 | 36.3907 | 36.5365 |
GBP | 43.7733 | 44.0015 | 43.7426 | 44.0675 |
Online | : | 22 | |
Bugün | : | 10.578 | |
Bu Ay | : | 265.269 | |
Bu Yıl | : | 4.530.918 | |
Toplam | : | 39.348.979 |