BÜLTENİMİZE ABONE OLUN |
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/10954
K. 2013/909
T. 25.01.2013
* EMEKLİLİĞE HAK KAZANMA SEBEBİYLE İŞ AKDİNİ SONA ERDİRDİKTEN SONRA BAŞKA FİRMADA İŞE BAŞLAMA (Hakkın Kötüniyetli Kullanılması Olarak Değerlendirilemeyeceği - Davalının Kanunun Kendisine Verdiği Emeklilik Hakkını Kullandığı)
* BAŞKA ŞİRKETTE İŞE BAŞLAMA (Emekliliğe Hak Kazanma Sebebiyle İş Akdini Sona Erdirdikten Sonra/Hakkın Kötüniyetli Kullanılmadığı - Davacı İşverenin Kıdem Tazminatının İadesi Talebinin Reddi Gerektiği)
* KIDEM TAZMİNATININ İADESİ TALEBİ (Davalı İşçinin Emekliliğe Hak Kazanma Sebebiyle İş Akdini Sona Erdirdikten Sonra Başka Firmada İşe Başlayabileceği - Bu Sebeple Davacı İşverenin Talebinin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği)
* ONBEŞ YILLIK SİGORTALILIK VE 3600 GÜN PRİM GÜNÜ ŞARTLARINI SAĞLAMA (Emeklilik Hakkının Amacının İşyerinde Çalışarak Yıpranmış Olan İşçinin Emeklilik İçin Bir Yaşı Beklemesine Gerek Olmadan İş Sözleşmesini Aktif Sonlandırabileceği) 1475/m.14 4857/m.120
ÖZET: Davalı onbeş yıl sigortalılık ve 3600 gün prim günü şartlarını sağladığı için istifa dilekçesi ile kıdem tazminatını alarak işyerinden ayrılmıştır. Davacının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir firmada çalışması hakkın kötüniyetli kullanılması olarak değerlendirilemez. Davalı kanunun kendisine verdiği emeklilik hakkını kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkan tanımaktır. Davacının ödenen kıdem tazminatının iadesine ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA: Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi F. Zencirıkran Güral tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı İsteminin Özeti: Davacı, davalının istifa ederek işten ayrıldığını, onbeş yıl sigorta süresi ve 3600 gün prim ödeme gün sayısına ilişkin koşulları karşıladığından kıdem tazminatının ödendiğini, ancak davalının kısa süre sonra kendileri ile aynı işi yapan başka firmada çalışmaya başladığını, hakkın kötüniyetli kullanılması sebebi ile ödenen kıdem tazminatını talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı, sağlıksız koşul ve ortamda çalıştığını, adil olmayan davranışlar sebebi ile yıprandığını, emekliliğe hak kazanması sebebi ile iş sözleşmesini sona erderdiğini, daha iyi şartlar sunulduğundan yeni firmada işe başladığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, yaşlılık aylığı almak için işten ayrılan davalının üç gün sonra benzer iş yapan başka firmada işe başlayarak hakkını kötüye kullandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.Somut olayda hat sorumlusu olarak çalışan davalı 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrası (5) numaralı bendi uyarınca onbeş yıl sigortalılık ve 3600 gün prim günü şartlarını sağladığı için 04.07.2011 tarihli istifa dilekçesi ile kıdem tazminatını alarak işyerinden ayrılmıştır. Davalı 15.07.2011 tarihine kadar çalışmasını sürdürmüş, bu tarihte işyerinden ayrılmış ve üç gün sonra başka bir işverene ait işyerinde çalışmak üzere işe başlamıştır. Davacının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir firmada çalışması hakkın kötüniyetli kullanılması olarak değerlendirilemez. Davalı kanunun kendisine verdiği emeklilik hakkını kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkan tanımaktır. Davacının ödenen kıdem tazminatının iadesine ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/03673
Karar No: 2013/02597
Tarih: 12.02.2013
İŞÇİNİN EMEKLİLİK SEBEBİ İLE İŞ SÖZLEŞMESİNİ FESHETMESİ
FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETLERİNİN AYLIK ÜCRETE DAHİL EDİLMESİ
ÖZET:
İşçi bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılırsa kıdem tazminatına hak kazanabilir. Sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, işyerinden ayrılıp kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.
İşçinin emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka iş yerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Sosyal Güvenlik Hukuku alanında, yaş koşulunu da gerçekleştirmek sureti ile emekli olan işçilere sigorta destek primi ödeyerek çalışma imkanı tanındığı da dikkate alındığında, 1475 sayılı Kanun'un 14/1-5 maddesindeki düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının işçinin çalışma yaşamını aktif olarak sonlandırması olduğundan bahsedilemez.
Haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalar fazla çalışma olup, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil olduğu kabul edildiğinden, davacı ancak yılda ikiyüzyetmiş saati aşan fazla çalışma süresi yönünden ücret talep edebilecektir.
DAVA
Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıya ait işyerinde 19.01.2002-19.02.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş yerinde fazla çalışma yapmasına rağmen bu çalışma karşılığı ücret alacaklarının ödenmemesi nedeni ile iş sözleşmesini haklı sebebe dayalı feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücret alacağının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının 05.02.2010 tarihli dilekçesi ile emeklilik sebebi ile işten ayrıldığını bildirdiğini, belirtilen bu fesih sebebi ile bağlı olduğunu, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının emekli olacağına ilişkin dilekçeyi davalı işverene verdikten üç gün sonra A… Bank A.Ş.'de operasyon müdür yardımcısı olarak göreve başladığı, fesih dilekçesini vermiş olduğu 05.02.2010 tarihinde bildirmiş olduğu emeklilik düşüncesinin aksine A… Bank A.Ş.'de çalışma düşüncesiyle iş sözleşmesini sonlandırdığı, bu hususun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, davacının fazla çalışma iddiasını tanık beyanları ile ispatladığı kabul edilerek de bu talep yönünden davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır.
4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkanı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda, davacı işverene ibraz ettiği 05.02.2010 tarihli dilekçesinde onbeş yıl ve üçbinaltıyüz gün sigortalılık süresini doldurduğunu belirterek, emeklilik işlemlerini başlatmak amacı ile iş sözleşmesini sona erdirdiğini bildirmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 05.02.2010 tarihli yazısı ile de, davacının onbeş yıl ve üçbinaltıyüz gün sigortalılık süresini doldurduğu ellisekiz yaşını tamamladığı 25.03.2031 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı sabittir.
Davacının bildirmiş olduğu bu fesih sebebi ile bağlı olduğuna ilişkin mahkeme kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak işçinin, iş sözleşmesini emeklilik sebebine dayalı olarak feshetmesine rağmen, başka bir işte çalışmaya başlamasının kanuni hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı uyuşmazlığın çözümü açısından tartışılması gereken noktayı oluşturmaktadır.
İşçinin emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka iş yerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Sosyal Güvenlik Hukuku alanında, yaş koşulunu da gerçekleştirmek sureti ile emekli olan işçilere sigorta destek primi ödeyerek çalışma imkanı tanındığı da dikkate alındığında, 1475 sayılı Kanun'un 14/1-5 maddesindeki düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının işçinin çalışma yaşamını aktif olarak sonlandırması olduğundan bahsedilemez. Çalışmakta olduğu iş yerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerini tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma koşullarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde Medeni Kanun'un 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemez. Kanun ile tanınmış emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir, işçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir. Bu sebeple davacının kıdem tazminatı isteminin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 41. maddesine göre haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalar fazla çalışına sayılır. İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda davacı ancak yılda ikiyüzyetmiş saati aşan fazla çalışma süresi yönünden ücret talep edebilecektir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu husus dikkate alınmaksızın hesaplama yapılmıştır. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi de hatalı olup, bu husus ayrı bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
|||
Yazdır |
Para Birimi | Döviz Alış | Döviz Satış | Efektif Alış | Efektif Satış |
USD | 35.2233 | 35.2868 | 35.1987 | 35.3397 |
EUR | 36.7429 | 36.8091 | 36.7172 | 36.8643 |
GBP | 44.2458 | 44.4765 | 44.2149 | 44.5432 |
Online | : | 21 | |
Bugün | : | 11.388 | |
Bu Ay | : | 380.691 | |
Bu Yıl | : | 4.646.340 | |
Toplam | : | 39.464.401 |