EMEKLİLİK KIDEM TAZMİNATI
T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No : 2008/01760
Karar No: 2009/13519
Tarih : 04.05.2009
SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU
İŞÇİNİN EMEKLİLİK HAKKINI KAZANMASI
KIDEM TAZMİNATI
ÖZET: Sosyal Güvenlik kurallarına göre emeklilik konusunda "yaş" hariç diğer şartları yerine getirmiş olan işçi kendi isteği ile işyerinden ayrılarak kıdem tazminatı alabilecektir.
İş sözleşmesinin işçi tarafından emeklilik sebebiyle feshedilip ve buna göre kıdem hakkının doğu doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla yürürlülükte olan 1475 Sayılı Yasa’nın 14. maddesinin 4. bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan bent uyarınca fesih bildiriminde bulunabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandık hükümlerine göre yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödemeye hak kazanılmış olması gerekir. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirdiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar ve faiz başlangıcı da bu tarih olarak esas alınmalıdır.
Dairemizce daha önce verilen kararlarda, derhal yapılan fesihlerde henüz ihbar tazminatı ödenmemişken ve yine ihbar öneli süresi içinde işçinin emeklilik başvurusu hali, işçinin emeklilik suretiyle feshi olarak değerlendirilmekteydi. Bu halde işçi ihbar tazminatına hak kazanmaz ise de, kamu kurumları bakımından kıdem tazminatı hesabında daha önce borçlanmış olduğu askerlik süresinin dikkate alınması gerekmekteydi. Kamu kurumu işyerleri bakımından askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına yansıtılması noktasında işçi lehine olarak değerlendirilebilecek bu husus, işçinin ihbar tazminatına hak kazanması sebebiyle de işçinin aleyhinedir. Dairemizin, derhal feshin ardından önel içinde işçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde feshin işçi tarafından gerçekleştirildiği görüşü, işe iadeyle ilgili iş güvencesi hükümleri de dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanunu’nun sistematiğine uygun düşmektedir. Gerçekten açıklanan çözüm tarzında işveren feshi yerine işçinin emeklilik sebebiyle feshine değer verildiğinden, işçi iş güvencesinden de mahrum kalmaktadır. Bu nedenle, işverenin derhal feshinin ardından, işçinin ihbar tazminatının ödenemediği bir anda yaşlılık aylığı içinde tahsiste bulunmasının işveren feshini ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yeniden değerlendirilmesi sonucu, işverence yapılan feshin ardından ve henüz ihbar tazminatı ödenmediği bir sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır.
1475 Sayılı Yasa’nın 14. maddesine 25.08.1999 gün ve 4447 Sayılı Yasa’nın 45. maddesi ile 5. bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirilmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkanı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanmış olsa da iş yerinde anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir. Aksi halde işçinin başka bir iş yerinde çalışmak için 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 5. bendihükmüne dayanması yasal hakkın kötüye kullanılanımı niteliğindedir. Dairemiz konuyla ilgili bir kararında, işçinin bir gün sonra başka bir işverene ait işyerinde çalışmasının, feshin anılan 5. bent hükmüne uygun olmadığını gösterdiği sonucuna varmıştır. (Yargıtay 9. HD 04.04.2006 gün ve 2006/2716 E., 2006/8547 K.)
Somut olayda davacı, prim ödeme gün sayısının dolması nedeni ile emekli olmak isteği ile işten ayrıldığını, işveren tarafından kıdem tazminatı ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, başvurusunda emeklilik talebinde bulunmadığını, kıdem tazminatı ödenemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece prim ödeme gün sayısının dolduğu kabul edilse bile yaş sınırı nedeni ile emekli olma hakkı doğmadığından ve istifa ederek işyerinden ayrıldığından kıdem tazminatı isteyemeyeceği gerekçesiyle dava reddine karar verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi 5. bendi yasa düzenlenmesi "14-5 (Ek bent: 25.08.2009 - 4447/45 md) 506 Sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları ve aynı Kanunun Geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle," kıdem tazminatına hak kazanacakları belirtilmiştir.
Davacının sigortalılık başlangıcı 1974 yılıdır. 2003 yılında emekliliğe hak kazanmakla 29 yıllık sigortalıdır. Hizmet dökümünden prim ödeme gün sayısının 3.624 gün olduğu anlaşılmaktadır. Davacı yaş şartını ikmal etmese dahi 506 Sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentleri ve aynı Kanunun Geçici 81. maddesine göre emeklilik şartı haizdir. Bu nedenle davacının iş sözleşmesinin 1475 s.Y. 14/5 bendi hükmü uyarınca feshedildiği kabul edilmelidir. Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış olan kararları bu yöndedir. (T.C. Yargıtay HGK 2008/9-405 E. - 2008/412 K: Yargıtay 9 HD 2008/25411 E. - 2008/23407 K.) Mahkemece 1475 Sayılı Kanun’un 14. madde 5. bendi gereğince kıdem tazminatına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu makale siteye eklendiği
03-01-2012 tarihinden beri
9648 kez okunmuştur.
Bu İçeriği paylaşın