2013-03-12
İmtiyazlı hisse satışında kazancın tespiti hk.
|
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü |
|
|
TARİH |
: |
12.03.2013 |
SAYI |
: |
64597866-125[5/1-e-2013]-42 |
KONU |
: |
İmtiyazlı hisse satışında kazancın tespiti hk. |
…
İLGİ: …
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;
- Şirketinizin çoğunluk hisselerine sahip olduğu … A.Ş. hisselerinin %5'inin Rekabet Kurumu onayı dahil satış şartlarının tamamlanmasının ardından nakit karşılığı alıcı şirkete devredileceği,
- Hisselerin % 20'lik kısmının en geç 2015, % 25'lik kısmının ise 2018 yılı sonunda nakit karşılığı devredileceği,
- Devredilecek % 5'lik hisseye, sözleşme uyarınca Türk Ticaret Kanununa uygun olarak oy hakkı ve kar payında imtiyaz tanınacağı ve % 5 hisseye karşılık yönetimde % 50 oranında temsil ve % 50 oranında kar payı hakkı verileceği,
- Rekabet Kurumunun ortaklara izin vermesinin ardından % 5 hissenin mülkiyetinin devredileceği, kalan % 20 ve % 25'lik hisselerin mülkiyetinin ise sözleşme ile belirlenecek tarihlerde intikal ettirileceği, bedellerinin de bu devirlere uygun olarak tahsil edileceği
belirtilmiş olup, başlangıçta % 5 hisse verilmesine rağmen alıcıya nihai hisse oranı olan % 50 hissenin sağladığı oy ve kar payı imtiyazı verilecek olması nedeniyle % 50 oranındaki hissenin devrinden doğan satış kazancının sözleşmenin imzalanması aşamasında mı, yoksa hisselerin mülkiyetinin devrine paralel olarak her bir devir işlemi için ayrı ayrı mı tespit edilmesi gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde GVK.nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerle ilgili;
- 489. maddesinde, "Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder."
- 490. maddesinde, "(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir."
hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 478 ve 479. maddelerinde ise, anonim şirketteki imtiyazlı paylara ilişkin açıklamalar yer almıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre anonim şirketlerde pay senetlerinin devri, zilyetliğin alcıya geçirilmesiyle (devriyle) hüküm ifade ettiğinden, hisse senedi satış kazancı, hisselerin mülkiyetinin devredilmesi durumuna göre her bir devir işlemi için ayrı şekilde tespit edilecektir.
Diğer taraftan, şirketinizce gerçekleştirilen bu satışların ilişkili kişilerle yapılması ve ilişkili kişilerle yapılan bu işlemlerin de emsallere uygunluk ilkesine aykırı olması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.