Yazı fontu: Boyutu:
 

2017-09-15

ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİNDE İLAN EDİLEN TUTAR NET Mİ BRÜT MÜ ÖDENMELİ VE HANGİ KESİNTİLERE TABİ TUTULMALIDIR?


5580 sayılı özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim personeline öğretim yılına hazırlık ödeneği verilip verilmeyeceği uzun süre tartışıldıktan sonra, bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin07.03.2013 tarih 2012/33276 esas – 2013/8117 karar sayılı ilamında bu ödeneğin sosyal yardım olarak nitelendirilmesi ve özel okullarda da ödenmesi gerektiği yönündeki kararından sonra, ödemenin yapılması gerektiği  sonucuna varılmıştır. ( Aynı yönde,  22. HD. 2012/16289 E. 2013/17550 K. 15.07.2013 ve 22. HD. 2013/13123 E. 2014/10246 K. 29.04.2014 sayılı kararları)

Milli Eğitim Bakanlığı da İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine 2016 yılında gönderdiği yazı ile de öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödenmesi gerektiği hususunda görüş bildirmiştir.

Öğretim yılına hazırlık ödeneği  ödeyecek özel okul işverenlerinin hesaplamayı nasıl yapacağı hususunda kararsızlık yaşanmaktadır.

Konuya ilişkin yasal düzenlemeler şu şekildedir.

1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ;

Ek 32. MaddesiEğitim ve öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup; fiilen öğretmenlik yapanlara (ilköğretim ve okul müdürleri ile yardımcıları, cezaevi okullarında çalışan öğretmenler, yönetici, eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dahil ) her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere ve öğretim yılının başladığı ay içinde Milli Eğitim Bakanı tarafından belirlenecek tarihte Bakanlar Kurulunca belirlenecek miktarda, öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenir. Bu ödenek damga vergisi hariç diğer vergi ve kesintilere tabi tutulmaz.”

2-5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ;

9/3 Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemeler, bütçe kanunlarıyla resmi okul öğretmen ve personeline sağlanan haklara denk olarak okul öğretmenlerine ve personeline de ödenir. Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemelerden gelir vergisi kesilmez.”

3-4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ;

46/1 ve 5. Fıkrasıİşsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, bu Kanunun 46 ncı maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve Devlet, işsizlik sigortası primi öder. İşsizlik sigortası primi, sigortalının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 80 ve 82 nci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından % 1 sigortalı, % 2 işveren ve %1 Devlet payı olarak alınır.  İşsizlik sigortası primleri ile ilgili olarak; 5510 sayılı Kanunun 80, 82, 86, 88, 89, 90, 91, 93 ve 100 üncü madde hükümleri uygulanır.

4-5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ;

80/1b. Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.

c. (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.”

5-5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ;

81/1-a ve f bendi :“a. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 20'sidir. Bunun % 9'u sigortalı hissesi, % 11'i işveren hissesidir.

f. Genel sağlık sigortası primi, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olanlar için 82 nci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan prime esas kazancın % 12,5'idir. Bu primin % 5'i sigortalı, % 7,5'i ise işveren hissesidir.” Hükümlerini içermektedir.

Söz konusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; 

1- 5510 sayılı Kanunun prime esas kazançların istisnalarını düzenleyen 80/I-b bendinde, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin sayılmadığı,

2- 657 sayılı Kanun ile damga vergisi hariç,  gelir vergisi ve diğer kesintiler yönünden  istisna getirilmiş olduğuna göre, belirlenen tutarın brüt tutar olduğu,

3- 5510 sayılı   Kanunun 80/I-c bendine göre de, maddenin b bendinde belirtilen istisnalar dışında yapılan her türlü ödemelerin prime esas kazanca tabi olduğu ve diğer kanunlarda yer alan muafiyetlerin( konu bakımından 657 Ek-32 de yer alan muafiyet)  bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınamayacağı  ve  öğretim yılına hazırlık ödeneğinin prime tabi olduğu sonucuna varılmaktadır.

ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİ NET Mİ BRÜT MÜ OLMALI?

2016 yılında, MEB bünyesinde, 657 sayılı Kanun kapsamında memur statüsünde çalışan öğretmenlere, 1000 TL brüt rakamdan %07,59 DV kesilerek 992,41 TL ödeme yapılmıştır.

5580 sayılı Kanun 9/2. Maddesinde yer alan “Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemeler, bütçe kanunlarıyla resmi okul öğretmen ve personeline sağlanan haklara denk olarak okul öğretmenlerine ve personeline de ödenir.” Hükmü dikkate alındığında,  özel okul öğretmenlerine ödeme yapılırken,  sigorta prim kesintileri ve damga vergisi kadar brütüne çıkıp net 992,41TL mi ödenmelidir, yoksa 1000 TL brüt rakamdan  yasal kesintiler yapılıp kalan tutar mı ödenmelidir?

Doğrudan özel okul öğretmenleri ile ilgili olmamakla birlikte, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2013 tarih 2012/09082 Esas 2013/ 24142 Karar sayılı ilamı yol gösterici niteliktedir. Dava devlet okullarında sözleşmeli öğretmenlere ödenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden yapılan SGK prim kesintilerinin  hukuka aykırı olduğunun tespiti ile aksi yöndeki kurum işleminin iptali istemiyle,  ilgili sendika tarafından açılmıştır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi  kararında, “Uyuşmazlık, davalı Kurumca kadrolu öğretmenlere ödenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden 657 sayılı Kanunun Ek Madde 32/2. fıkrası gereğince, kesinti yapılmamasına rağmen, sözleşmeli öğretmenlerin aldığı öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılması sebebiyle, Kurum işleminin Anayasa'nın eşitlik ilkesine ve mevzuata aykırı olduğu iddiasıyla iptali noktasında toplanmaktadır. Kadrolu öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/A maddesine tabi oldukları halde, sözleşmeli öğretmenler, anılan Kanunun 4/B maddesine tabi olup; memur statüsünde çalışan öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler farklı hukuksal konumda olduklarından, statüleri Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sözleşmeli öğretmenlerin 657 sayılı Kanunda düzenlenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılamayacağına ilişkin istisnadan yararlanmaları 5510 sayılı Kanunun 80/I-b-c bentleri ile 105. maddesi gereğince mümkün değildir.” Şeklinde değerlendirme yapmıştır.

Söz konusu karardan da anlaşılacağı üzere belirlenen  tutar, brüt tutardır; ancak öğretim yılına hazırlık ödeneği, 657 sayılı Kanun 4/A maddesi kapsamındaki resmi okul öğretmenlerinden farklı olarak, SGK primi açısından istisna kapsamında olmadığından, SGK ve işsizlik sigortası priminin ödenmesi  gerekmektedir. Bu durumda kanunen işçi payından ödenmesi gereken primlerin de ( toplam %15) brüt ücretten kesilmesi gerekir.

SONUÇ

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yargı kararı doğrultusunda öğretim yılına hazırlık ödeneğinden (2017 yılı için  1050 TL) damga vergisi , işsizlik sigortası primi işçi payı ve SGK işçi payı kesildikten sonra kalan net tutarın öğretmenlere ödenmesi gerekeceği yönünde kanaate varılmıştır.  Resmi okul öğretmenlerine verilen brüt rakam esas alınarak işlem yapılacağından 5580 sayılı kanunun 9 maddesinde aranan denklik şartı da brüt rakam üzerinden sağlanmış olmaktadır.

Okullarda, işyeri uygulaması haline gelen durumlar varsa bu konunun işyeri danışmanları tarafından ayrıca değerlendirmesini tavsiye ederiz.

Av. Esma GÜLBENK

S.M.M.M. Lütfi GÜLBENK

 

 

YARGITAY KARARININ TAM METNİ

 

 

T.C.
YARGITAY
Onuncu Hukuk Dairesi

Esas No

: 2012/09082

 

Karar No

: 2013/24142

 

Tarih

: 12.12.2013

 

 

 
  • KADROLU ÖĞRETMENLER İLE SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN STATÜSÜ
  • SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN ALDIĞI ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİNDEN KESİNTİ YAPILMASI

ÖZET:

Kadrolu öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/A maddesine tabi oldukları halde, sözleşmeli öğretmenler, anılan Kanunun 4/B maddesine tabi olup, memur statüsünde çalışan öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler farklı hukuksal konumda olduklarından, statüleri Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sözleşmeli öğretmenlerin 657 sayılı Kanunda düzenlenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılamayacağına ilişkin istisnadan yararlanmaları 5510 sayılı Kanun'un 80/1-b-c bentleri ile 105. maddesi gereğince mümkün değildir.

Dava, sözleşmeli öğretmenlere ödenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden yapılan kesintilerin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile aksi yöndeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

  1. Davalı SGK Başkanlığı avukatının temyiz talebi yönünden;

Davalı SGK Başkanlığı avukatının verilen hükmü temyiz etmekte hukuki menfaati bulunmadığı anlaşıldığından, davalı SGK Başkanlığı avukatının temyiz isteminin REDDİNE,

  1. Davacı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) avukatının temyiz itirazlarına gelince;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesinde, anılan Kanunun tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla zaman bakımından derhal uygulanacağı öngörülmüştür. Söz konusu Kanunun "Topluluk Davası" başlıklı 113. maddesinde ise, dernekler ve diğer tüzel kişilerin, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilecekleri açıklanmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.05.2013 tarih ve 2012/21-1698 Esas, 2013/779 Karar sayılı ilamında;

"Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.

Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili "usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı"dır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.

Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Bu genel açıklamalardan sonra, zaman bakımından uygulama ile ilgili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nın ilgili hükmüne de değinmek gerekir:

Bu madde hükmüne göre, usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Bir işlem tamamlanmış ise, artık bu işlem bozulamaz; aksini düşünmek gereksiz yere bu işlemin bozularak tekrarlanması gibi zaman ve emek kaybına neden olacaktır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s. 63)" hususları belirlenmiştir.

Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan eldeki davada; her ne kadar tüzel kişiliği haiz Eğitim Bir-Sen'in, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, davanın açıldığı tarih itibariyle, aktif husumet ehliyeti bulunmuyor ise de, yeni usul hükümlerinin devam etmekte olan davalar bakımından derhal uygulanması mümkün olduğundan, Eğitim Bir-Sen'in, temsil ettiği sözleşmeli öğretmenlerin menfaatlerini korumak amacıyla, HMK'nın 113. maddesi gereğince iş bu davayı açma ehliyetine haiz olduğu anlaşılmaktadır.

Taraf ehliyetinden sonra, davanın esasına baktığımızda; davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanunun 80/I-b bendinde, ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarlarının, prime esas kazanca tabi tutulmayacağı; aynı maddenin c bendinde ise; (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca tabi tutulacağı, diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnaların bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir.

Hal böyle olunca; 5510 sayılı Kanunun prime esas kazançların istisnalarını düzenleyen 80/I-b bendinde, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin sayılmadığı, anılan Kanunun 80/I-c bendine göre de, maddenin b bendinde belirtilen istisnalar dışında yapılan her türlü ödemelerin prime esas kazanca tabi olduğu ve diğer kanunlarda yer alan muafiyetlerin bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmayacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan; 657 sayılı Kanun Ek Madde 32/2. fıkrasında ise, öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılamayacağı düzenlenmiştir.

Uyuşmazlık, davalı Kurumca kadrolu öğretmenlere ödenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden 657 sayılı Kanunun Ek Madde 32/2. fıkrası gereğince, kesinti yapılmamasına rağmen, sözleşmeli öğretmenlerin aldığı öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılması sebebiyle, Kurum işleminin Anayasa'nın eşitlik ilkesine ve mevzuata aykırı olduğu iddiasıyla iptali noktasında toplanmaktadır.

Kadrolu öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/A maddesine tabi oldukları halde, sözleşmeli öğretmenler, anılan Kanunun 4/B maddesine tabi olup; memur statüsünde çalışan öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler farklı hukuksal konumda olduklarından, statüleri Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sözleşmeli öğretmenlerin 657 sayılı Kanunda düzenlenen öğretim yılına hazırlık ödeneğinden kesinti yapılamayacağına ilişkin istisnadan yararlanmaları 5510 sayılı Kanunun 80/I-b-c bentleri ile 105. maddesi gereğince mümkün değildir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; eşitlik ilkesinin ihlali, ancak eşit statüde olanlar arasında mümkün olup, eşit statüde olmadıkları belirgin olan kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasında farklı uygulama yaratan davaya konu Kurum işlemi yönünden eşitlik ilkesini zedeleyecek bir durum olmamasına göre, davacı avukatının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 12.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

GÜLBENK MÜŞAVİRLİK
Adres: Mustafa Kemal Mah. 2155. Sk. Nep Office 4 K:2 D: 9-10 Çankaya ANKARA Tel : 0(312) 223-6314 Faks : 0(312) 223-5985