2011-05-04
5811 sayılı kanun hükümlerinden yararlanıp yararlanılamayacağı Hk.
|
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü |
|
|
TARİH |
: |
04.05.2011 |
SAYI |
: |
B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-126 |
KONU |
: |
5811 sayılı kanun hükümlerinden yararlanıp yararlanılamayacağı Hk. |
…
İLGİ: …
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun kapsamında yurtiçinde sahip olunan 248.903,70 TL tutarındaki altını 21.12.2009 tarihinde beyan ederek yasada açıklandığı şekilde şirketinize sermaye olarak eklediğiniz, Ticaret Sicilinde tescil ve Ticaret Odasında ilan ettirdiğiniz ve tahakkuk eden vergiyi de süresinde ödediğiniz belirtilerek, herhangi bir inceleme esnasında yasanın sağlamış olduğu mahsup hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5811 Sayılı Kanunun 3. maddesinde;
"(2) Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak (5917 sayılı kanunun 44. maddesinin (a) bendiyle değişen ibare) 01.06.2009 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, (5917 sayılı kanunun 44. maddesinin (a) bendiyle değişen ibare) 30.09.2009 (30.09.2009 tarih ve 27362 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2009/15456 sayılı BKK ile bu süre 31.12.2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmıştır.) tarihine kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre 213 sayılı Kanun uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz'ü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunur. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca diğer şartlar aranmaz.
…
(5) Birinci ve ikinci fıkralar kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Ancak, diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, (5917 sayılı kanunun 44. maddesinin (b) bendiyle değişen ibare) bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. Şu kadar ki, indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı, % 18 KDV oranı dikkate alınarak hesaplanır.
…
(7) Birinci fıkra uyarınca bildirildiği veya beyan edildiği halde, (5917 sayılı kanunun 44. maddesinin (a) bendiyle değişen ibare) 01.06.2009 tarihi itibariyle yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen ve bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye'ye getirilmeyen veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla veya ikinci fıkra uyarınca beyanda bulunulduğu halde bilanço esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye artırımında bulunulmaması hallerinde beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz."
Hükümleri yer almaktadır.
Konu ile ilgili olarak 1 Seri No.lu 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliği'nde gerekli açıklamalara yer verilmiş olup, "3.5 Bildirilen veya beyan edilen varlıkların yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi" başlıklı bölümünde;
"… Türkiye'de bulunan; ancak, 01.10.2008 (5917 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra beyanda bulunan mükellefler için 01.06.2009) tarihi itibarıyla gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarda Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutma yükümlülüğü bulunan mükelleflerin söz konusu varlıkları yasal defterlere kaydetmeleri zorunludur. (2 Seri No.lu 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ ile eklenen cümle) Defter tutan mükelleflerce Kanun kapsamında beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıkların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırılması ve daha sonra beyan edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde beyan edilen varlıklar, VUK.nun kayıt zamanına ilişkin 219. maddesi hükmü çerçevesinde beyan tarihi esas alınarak yasal defterlere kaydedilecektir."
Şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Yukarıdaki hükümlere göre; 5811 sayılı Kanun kapsamında şirketiniz adına beyan etmiş olduğunuz 248.903,70 TL değerindeki altının vergi dairesine beyanından önce, ilgili banka veya aracı kurama yatırılmış olması ve anılan kanun hükümleri ile 1 Seri No.lu 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ'de açıklaması yapılan şartların yerine getirilmesi halinde, anılan kanunun 3. maddesinin beşinci fırkasında yer alan mahsup hükümlerinden yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.