KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesinin ikinci fıkrasında kurum kazancının, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu belirtilerek Kanunun 6. maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde GVK.nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, GVK.nun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37. maddesinde; almış olup, aynı Kanunun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38. maddesinde ise; "her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançlar ticari kazançtır" hükmü yer "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, VUK.nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41. maddelerihükümlerine uyulur." denilmiştir.
Anılan Kanunun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) bendinde ise ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilmesinin kabul edileceği belirtilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75 'lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu; bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerektiği; bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziya uğramış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Tebliğinin "5.6.2.3.4.Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılması" başlıklı bölümünde;
" Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.
İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.
Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, aktifinizde kayıtlı gayrimenkullerin satışı doğrudan şirket tarafından veya Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilse dahi bu satış işlemi nedeniyle elde edilecek satış bedellerinin şirketin gelir hesaplarına kaydedilmesi gerekmektedir. Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan şartların taşınması halinde söz konusu satış kazancının %75'inin kurumlar vergisinden istisna edilebileceği tabiidir.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
3065 sayılı KDVK.nun 1/1'incimaddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan aynı Kanunun Geçici 12. maddesinde; "4046 sayılı Kanunun 1. maddesinin (A) fıkrası ile özelleştirme kapsamına alınan iktisadi kıymetlerin aynı Kanun hükümleri çerçevesinde teslim ve kiralanması işlemleri vergiden müstesnadır. Bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından KDVK.nun 30. maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz." hükmü yer almaktadır.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 48 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin "C-Özelleştirme Kanunu Kapsamındaki Teslimler" başlıklı bölümünde; özelleştirme kapsamına alınan iktisadi kıymetlerin Özelleştirme İdaresine teslim ve kiralanması ile bunların aynı İdare tarafından teslim ve kiralanması işlemlerinde katma değer vergisinin uygulanmayacağı açıklamasına yer verilmiştir.
Buna göre, şirketinizin özelleştirme işlemleri sonrasında fabrikaların üretim faaliyetlerini etkin ve verimli olarak sürdürebilmesi için belirlenen arazilerin fabrikalarla birlikte Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, üretim için gerekli olmayan atıl arazilerin ise adı geçen Başkanlığın … tarihli ve … sayılı yazıları ile verdiği "Satış Yetkisi Devri"ne istinaden Şirketiniz tarafından özelleştirilerek satılması işlemi 3065 sayılı KDVK.nun Geçici 12. maddesi gereğince katma değer vergisinden istisnadır.