Yazı fontu: Boyutu:
 

2012-01-05

Şirket personeline mahkeme kararına göre yapılan ödemelerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ve vergi tevkifatına tabi olup olmadığı Hk.


  T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Oto Kayıt
 

 

  TARİH : 05.01.2012
SAYI : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2009-GVK-40-26
KONU : Şirket personeline mahkeme kararına göre yapılan ödemelerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ve vergi tevkifatına tabi olup olmadığı Hk.

İLGİ: …

İlgide kayıtlı dilekçenizde, şirketinize taşeron olarak hizmet veren şirketlerin personelleri ile ilgili olarak asıl işveren sıfatıyla İş Kanununun sorumluluk hükümleri çerçevesinde doğrudan veya mahkeme kararlarına göre ödediğiniz veya ödeyeceğiniz ücret, sosyal güvenlik pirimi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ile bu ödemelere ait faizler, gecikme cezaları, vekalet ücretleri, karar harcı ve diğer yargılama giderlerinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile söz konusu ödemelerin hangilerinin vergi tevkifatına tabi olduğu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, GVK.nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, safi kurum kazancının tespitinde hangigiderlerin hasılattan düşüleceği gerek Gelir Vergisi Kanunu gerekse Kurumlar Vergisi Kanununun ilgili maddelerinde sayılmış bulunmaktadır.

193 sayılı GVK.nun safi kazancın tespitinde indirilecek giderlerin sayıldığı 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, gelirin elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan harcamaların; (2) numaralı bendinde, işverenlerce hizmet erbabı için ödenen sigorta primlerinin (3) numaralı bendinde ise işle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilebileceği belirtilmiş, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89. maddesinde ise, Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun "Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11. maddesinin (d) bendinde ise, bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin, (g) bendin de ise, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinin altıncı bendinde: " Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, şirketiniz tarafından anılan Kanunun sorumluluk hükümlerine göre veya yine bu Kanun hükümlerine dayanılarak verilen mahkeme kararlarına istinaden ödenen ücretler, sosyal güvenlik primi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile karar harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, alt işveren (taşeron) firmaların çalıştırdıkları işçiler için ödemedikleri SSK primleri neticesinde oluşan gecikme faizleri ve cezaların ise, kurum kazancınızın tespitinde indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince müteselsil sorumluluk kapsamında şirketiniz tarafından yapılan ödemeleri, alt işveren firmadan daha sonra tahsil etmeniz halinde, tahsil ettiğiniz miktarları tahsil ettiğiniz dönemin kurum kazancına dahil etmeniz gerekmektedir.

GELİR VERGİSİ AÇISINDAN

GVK.nun 94. maddesinde hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükme bağlanmış olup, anılan maddenin 2/b numaralı bendinde ise; yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, İş Kanununun sorumluluk hükümleri çerçevesinde asıl işveren sıfatıyla doğrudan veya mahkeme kararlarına göre ödeyeceğiniz ücretler ile ücret niteliğinde bulunan ihbar tazminatları ve vekalet ücretlerinin GVK.nun 94. maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.

193 sayılı GVK.nun "Tazminat ve yardımlarda" istisna başlıklı 25. maddesinin 7 numaralı bendinde; 1475 sayılı Kanuna göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamının gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, kıdem tazminatları GVK.nun 25. maddesi gereğince gelir vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 75. maddesinde;

"Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.

Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır;

6- Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)"

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Mahkeme kararına istinaden, ücret ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan kanuni faizler alacak faizi niteliğinde olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

GÜLBENK MÜŞAVİRLİK
Adres: Mustafa Kemal Mah. 2155. Sk. Nep Office 4 K:2 D: 9-10 Çankaya ANKARA Tel : 0(312) 223-6314 Faks : 0(312) 223-5985