2012-02-23
Şirketin kredibilitesi için ipotek tesisi ve kefalet nedeniyle yapılan ödemeler hk.
|
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) |
|
|
TARİH |
: |
23.02.2012 |
SAYI |
: |
B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 6-700 |
KONU |
: |
Şirketin kredibilitesi için ipotek tesisi ve kefalet nedeniyle yapılan ödemeler hk. |
…
İLGİ: …
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, şirketiniz tarafından bankalar nezdinde teminat mektubu alınabilmesi ve kredi limiti açılması için;
- şirketiniz ortağının yakınlarından bir kişinin gayrimenkulünü ipotek ettirmesi karşılığı bu gayrimenkul ile ilgili olarak yapılan sigorta, ekspertiz ve benzeri giderlerin şirketinizce kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemeyeceği,
- başkası adına kayıtlı bir arsanın şirketiniz yararına ipotek ettirilmesi karşılığı arsa sahibine ödenecek bedelin; gider yazılmasının mümkün olup olmadığı, gider kaydedilebilmesi için yazılı sözleşme gerekip gerekmediği, arsa sahibine ödenmesi esnasında stopaj yapmanızın gerekip gerekmediği
hususlarında özelge talep edildiği anlaşılmakta olup, konuyla ilgili olarak Başkanlığımız görüşleri aşağıdaki gibidir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde de, GVK.nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bununla beraber, 193 sayılı GVK.nun 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında VUK.nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41. maddelerihükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanununun 40. maddesinde ise, safi kurum kazancının tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler tadadi olarak sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, GVK.nun "Arızi Kazançlar" başlıklı 82. maddesinde, arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların vergiye tabi arızi kazançlar arasında sayılması nedeniyle, kefil olunma suretiyle elde edilen menfaatler süreklilik arz etmemesi durumunda vergiye tabi arızi kazanç olarak değerlendirilmektedir. Maddenin devamında; arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların (278 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için) 19.000 TL'lik kısmının istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun 83. maddesinde yer alan "Hilafına hüküm olmadıkça, Gelir Vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur." hükmü ve söz konusu arızi kazançlar üzerinden vergi kesintisi yapılmasına dair herhangi bir hüküm bulunmaması göz önünde bulundurularak bu şekilde tam mükellef gerçek kişiler tarafından arızi olarak kefil olunma suretiyle elde edilen menfaatlerin (Gelir vergisi Kanununun 86. maddesi gereği kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı hariç) yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, emsallere uygunluk ilkesine aykırı durumlar ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri saklı kalmak üzere, şirketinizce teminat mektubu alınabilmesi ve kredi limiti açılması amacıyla şirket ortaklarından birinin yakınına ait gayrimenkulün ipotek ettirilmesi suretiyle şirketiniz borç ve yükümlülüklerine kefalet tesis edilmesi halinde meydana gelen ipotek işlemi masraflarının şirketinizce ödenmesi ve bu ödemelerin belgelendirilmesi halinde, bu ödemelerin GVK.nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine istinaden gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, şirketinizin, gerçek usulde mükellefiyeti bulunmayan gayrimenkul sahibi kişiye şirketiniz için kredi teminine yönelik olarak kefil olması karşılığında ödeme yapması halinde bu bedelin gider pusulası düzenlenerek belgelendirilmesi şartıyla gider kaydedilmesi mümkün bulunmaktadır. Bunun için, vergi mevzuatı açısından şirketinizle ilgili kişi arasında sözleşme yapılması zorunluluğu bulunmamakta olup şirketinizce yapılacak ödeme üzerinden vergi kesintisi yapılması da gerekmemektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.