2012-09-04
YENİ BORÇLAR KANUNUNA GÖRE PERSONEL İBRANAMESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
İbra, temize çıkarma, aklama, bir kimseyi bir yükümlülük veya borçtan kurtarma anlamında kullanılır. İbra içeren yazılı belgeye de ibraname denmektedir.
İş hayatında en çok işçi- işveren ilişkilerinde karşılaşılmaktadır. Çok sık kullanılmasına rağmen şimdiye kadar ibra ve ibraname ile ilgili İş yasalarında ve Borçlar Kanunu’nda hüküm bulunmuyordu. Ancak 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı yeni Borçlar Kanunu’nda ilk kez bu konuda bir düzenleme yer almaktadır.
1 Temmuz 2012 tarihinden önce bu konu Yargıtay kararları ışığında değerlendirilmekteydi.
Yargıtay’ın ibranameler konusunda yerleşik görüşü şu şekildeydi:
‘İş Hukuku'nda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeninin ifa olduğu düşünülmelidir.
İradeyi sakatlayan Borçlar Hukuku ilkeleri İş Hukuku'ndaki ibra sözleşmelerinde titizlikle dikkate alınmalıdır.
İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir.
Varlığı şüpheli olan ya da tartışılan borçlarında ibra yoluyla sona ermesi mümkün olmaz. İşveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen borçlarda ibra yoluyla sona erdirilemez.
Miktar içeren ibranamelerin makbuz hükmünde olacağı Yargıtay'ın kökleşmiş görüşüdür.
Bir taraftan kıdem ve ihbar tazminatı haklarının doğmadığı ileri sürülürken diğer taraftan ibranameye dayanılarak borcun sona erdiğinin ileri sürülmesi çelişkili davranış olup, bu durumda ibranameye değer verilemez’.[1]
‘İbraname, mevcut bir alacağı ortadan kaldırmayı sağlayan sözleşmedir. İbraname, hizmet sözleşmesinin sona ermesi anında düzenlenir. İbraname, şüphe ve tereddütlerden uzak, açıklıkla düzenlenmeli, alacakların nitelikleri ve miktarları açıkça belirtilmelidir. İşveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez.’[2]
‘Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre ibranamede alacaklar kalem kalem gösterilmelidir. Matbu istifa dilekçesi altındaki "4857 Sayılı İş Kanunu'na göre bütün yasal haklarımı aldığımı bilgilerinize sunarım" ibaresine geçerlilik tanınarak ibraname nedeni ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.’[3]
‘İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.’[4]
Yerleşik yargı kararları da dikkate alınarak Yeni Borçlar Yasası’nda ibraname düzenlenmiştir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu 420.madde:
‘Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.
İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.’
Kanun hükmü gereğince ibra sözleşmelerinin geçerli olması için:
1-Yazılı olarak yapılmalıdır.
2-Sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık süre geçtikten sonra düzenlenmiş olmalıdır. Yani iş akdi devam ederken veya sona erdiği tarihte düzenlenen ibranameler artık geçerli olmayacaktır. Kanun yürürlüğe girmeden önce iş akdi sona erdiği tarihte düzenlenen ibranameler geçerli kabul ediliyordu. Bu durumda düzenlenen ibraname mutlaka iş akdinin sona erdiği tarihten bir ay sonrasına ait bir tarihi taşımalıdır.
3-İbra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmelidir.
4-Ödemenin hak edilen tutarda ve mutlaka banka aracılığı ile yapılması gerekmektedir. Artık ibranamede geçen tutarın elden makbuz karşılığı ödenmesi mümkün değildir. Mutlaka banka aracılığı ile yapılmalıdır.
İbranamelerin geçerli olması için bu hususların yerine getirilmesi zorunludur. Zaten görüleceği gibi madde metninde bu hususların yerine getirilmesinin şart olduğu belirtilmiş ve bu unsurları taşımayan ibranamelerin kesinlikle geçersiz olacağı belirtilmiştir.
Hakkın gerçek tutarının ödenmediği ibranameler ve ödeme belgeleri makbuz hükmünde kabul edilecektir.Bu şekildeki ödemenin de mutlaka banka aracılığıyla yapılması zorunludur. Bu halde işçi ödenmeyen, aradaki farkı isteyebilecektir.
İşçi ve işveren arasında düzenlenen ibranameye ilişkin bu hükümler, işçinin ölmesi halinde işçinin desteğinden yoksun kalanların ve işçinin diğer yakınlarının işverenden isteyebileceği tüm tazminat alacaklarında da uygulanacaktır. Bunlarla yapılacak ibra sözleşmelerinin de yukarıdaki şartlara uyularak yapılması, aksi halde geçersiz olacağı unutulmamalıdır.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten sonra alınan ibranamelerde artık bu hükümler geçerli olacaktır.
Uygulamada hiç bir işçinin tüm alacaklarını alıp, bir ay sonra geri gelip ibraname imzalaması mümkün görünmemektedir. Bu durumda yasal düzenlemeye bağlanan ibranamelerin uygulanması işverenleri zor durumda bırakacaktır.